Adam;
Bir doktor olarak kendimi asla hayal etmediğim yerdeydim. Yoğun bakım penceresinin diğer tarafındaydım...
Hayat aynı anda hem uzun hem kısaydı. Bekliyordum. Zaman akmak bilmiyordu. Belki Eva orada ölmek için saatlerinin dolmasını bekliyordu. Zaman su gibi geçiyordu. Eva'nın kardeşi içeri girmişti ve saçlarının görünmemesi için bone takıyordu. İzin almak için ortalığı birbirine katmıştı.
''Şuan onun saçlarının görünmesinin önemi dahi yok. Henri sadece kendi vicdanını rahatlatıyor. Eva uyanık olsa böyle isterdi... Sonuçta kolları bacakları görünüyor. Bazen insanlar rahatlamak istiyor.'' camdan yansımasına baktım David'in. Gözleri kıpkırmızıydı. Yarım saat önce tuvalete gitmek için yanımızdan ayrılmıştı. Şimdi ise gözleri şiş kıpkırmızı geri gelmişti. ''Biliyor musun bence Eva'ya dokunmak için bu kadar çırpındı. Keşke bende onun kadar her düşündüğüm şeyin arkasında durabilsem.'' derken yansımasından akan yaşı gördüm. Kafamı çevirip ona bakmadım. Henri hemşire tarafından zorla dışarı çıkarılırken Eva'nın elini bırakmak istemiyordu. Biz onun çırpınışını izliyorduk. Kocaman adam çocuklar gibi hemşireye ağlayarak yalvarıyordu. Eva'nın canı acır diye elini dahi sıkamıyordu. Camın diğer tarafından bile rahatça anlıyordu insan. Henri zorla yoğun bakım odasından çıkarıldığında ağzındaki maskeyi,bonesini çıkarıp yere fırlattı. Eldivenleri ve önlüğünü de hemşireye fırlattı. David, Henri'nin yanına giderken ben yerden Henri'nin fırlattıklarını aldım. Hemşirenin yanına gittim.
''Onun adına ben özür dilerim. Sonuçta kız kardeşi çok üzgün.'' dediğimde hemşire elimdekileri aldı.
''Keşke Eva'ya benzeseydi. Eva'yı tanıyordum hiç onun gibi değildi. Eva'dan çok ona üzülüyorum keşke bu kadar sinirli olmasa.'' Hemşire Henri'nin duyması için sesini alçaltmamıştı. Elindekileri tıbbi atık kutusuna atıp koridorda gözden kayboldum. Arkamı döndüğümde Henri ve David bekleme koltuklarına oturmuştu.
''Seni gebertebilirim ama Eva uyandığında yanında olmak istiyorum.'' Henri suratıma dahi bakmamıştı. Bana söylediğini biliyordum. Aniden ayağa kalktı. ''Tuvalete gidiyorum.'' hızla köşeyi dönüp gitti.
''Sanırım bu sever ben onun adına özür dileyeceğim. Üzgünüm. Üç kardeşiz ama pek birbirimize benzemeyiz. Ben hayatımı sınırların içerisinde yaşamayı severim, hiçbir zaman uç noktaları yaşamadım. Daha kötüsü bende Müslümanım ama çok... Bilmem alkol kullanmam, sigara içmem, bağımlılık yağan maddeleri kullanmam ama ibadetlerimi vaktinde yapmayı pek umursamam... Henri tam zıt olanım. Uç noktaları sever. Yerinde durmaz. Fakat ibadetlerini aksatmaz. Halbuki ikimize bakan tersini düşünür. Eva... O başka her şeyin kararını bilir. Onun orada olması..." bakışlarıyla yoğun bakım camını gösterdi. Sesi titreyince susmak zorunda kalmıştı. Derin bir nefes aldım.
"Neden beni sevmedi? Çirkin değilim ve Müslüman olmak için İslam'ı araştırdığımı da biliyordu. Neden? Onu severken bana neden karşılık vermedi?" sorumla David alaycı bir ses çıkardı.
"Adam, Eva'nın çevresi hep yakışıklı erkek doluydu. Müslüman olanıda vardı, farklı dinlerden olanıda. Eva'yla tanışan çoğu erkek teması bir ileri seviyeye geçirmek için çok adım attı. Eva seni seviyorum kelimesini çok duydu. İçini dolduranı hiç bulamadı. Adam üzgünüm ama senin gibiler hep acıttı Eva'nın canını. Eva'nın daha önce nişanlandığını biliyor muydun? Daha doğrusu birbirlerine söz verdiği birinin olduğunu biliyor muydun? " duyduğum cümleyle David'e döndüm. Şaşkınlıkla gözlerimin büyüdüğünü hissettim. Başımı hayır anlamında salladım."Bilmemen normal. İsmi Mohammed'di. Melez bir İngilizdi. Çok yakışıklıydı, melez ten rengi, yeşile yakın renkteki gözleri, boyu, duruşu, davranışları mükemmeldi. Biz erkekler bile kıskanırdı onu. Müslümandı. Çocukluktan gelen bir tanışmaları vardı Eva ile. Büyüdükçe arkadaşlık sevgisi ile duygusal sevgiyi karıştırdılar. Evlenmek için birbirlerine söz verdiler." David sustu. Aniden düşüncelere dalmış gibiydi. Bir süre konuşmasını bekledim fakat bakışları düşüncelerin daha da derinleştiğini gösteriyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Eva; Gelecek Umuttur
Romance29 Ocak 2015-28 Mayıs 2016 Amerika, Avusturalya, Türkiye, İngiltere,Filistin, Suriye.... Ülkelerin değişmesi hiçbir anlam ifade etmiyor. Birbirini tanımamaları da.... Habersiz oldukları yaşamları yıllar önce bir kez birleşmişti. Sırada gelecekteki y...