Bilincimin engebeli topraklarında geziniyordum. Her kıvrımı her düzlüğü hissederek ve yaşayarak. Bir kıymığın ayağıma batmasıyla tüm o aura bozuldu. Mırıltılı sesler sisli bir şekilde beynime sızdı.
" Sana daha kaç kere iyi olduğunu söyleyeceğim, ha?"
" Ben sadece gerçekten iyi olduğuna inanmak istiyorum."
" O halde inan, o iyi!"
" Tamam, inanıyorum." diye mırıldandı hafızamın oldukça yatkın olduğu kadın sesi. Biraz sitemle biraz yenilmişlikle.
" Şimdi sessiz ol da uyanmasın."
Benden bahsedildiğinin bilincinde olarak hareketlendim. Ortada bir şey dönüyorsa benimde bilmem gerekirdi.
" Uyanıyor bile."
Çok yakınımdam gelen erkek sesi sinirle dişlerinin arasından tısladı,
" Sayende!"" Benim bi suçum yok!"
" Ben çeneni kapatmadan sen kapatsan iyi edersin."
Tanrı aşkına! Orada neler oluyor? Ve gözlerim neden açılmamakta bu kadar ısrarcı?
" Sen ne dediğini sanıyorsun be! Onu da tehtitlerinle mi yanında tutuyorsun?"
Ve tuhaf bir his hissettim. Sanki etrafım biranda karanlığa gömülü verdi. Güven vemeyen tedirgin bir karanlığa...
" Kapa çeneni!"
Gitgide huzursuz bir hal alan karanlığı dağıtmak istercesine gözlerimi araladım, dağınık saçları ve güzel yüzünü görmek bir an soluksuz kalmama neden oldu.
" Jack?"
Siyah gözler hızla üzerime çevrildi, sert bakışlar gözlerimde bir müddet durduktan sonra yavaşca yumşamaya başladı. Tanrım, yakınımda, çok yakınımdaydı! Soluk almayı unutacak kadar yakınımda.
" İyi misin?"
Yutkundum, başımı yavaşça salladım. Boğazım tahriş olmuş, kurumuş ve şişmişti. Burnum tıkanmıştı.
" Sadece tuhaf bir rüya gördüm. Şey... aslında daha çok iki kişi beynimde konuşuyor gibiydi."
Jack gözlerini devirdi. Şaşırarak gözlerimi kırpıştırdım. O bu hareketi çok sık yapmazdı ve bu hareket oldukça şeydi... dikkat dağıtıcı.!
" Meraba canım, iyi misin?"
Ne? Gözlerim yerinden fırlarken soluğum boğazımda tıkandı, öksürük krizine aldırmadan doğruldum. Tanrım...! Jane?
" Sanırım beyninde konuşan bizdik."
Jack bana doğru düzgün oturmam için yardım ederken Jane'e öfkeli bir bakış attı," O çeneni biraz olsun tutamıyorsun değil mi?"
" Ja-jane? Senin burada ne işin var?"
Gözleri Jack ile benim aramda gidip gelirken omuz silkti," Seni görmek için geldiğimi söylemek isterdim ama James sayesinde burdayım."
Rahatsızca boğazımda kalan gıcığı öksürdüm, kendimi basılmış gibi hissediyordum ve zaten öyleydi. Ben Jack ile aynı koltukta yatıyordum ve ben burda her şeyden bi haber uyurken Jane bu manzaraya bakarak Jack'le konuşmuştu. Ah.! Tanrım. Daha kötü olmazdı.
" James mi?"
" Kulağa tuhaf geliyor değil mi? Biliyorum. James işte, kafasına bi'şey koyduğunda onu yapıyor. Görünüşe göre seninle zaman geçirmemi istiyormuş." Elini göğsüne yerleştirdi,
" Tabii bende istiyorum." dedi
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TOHUM
FantasyKapat gözlerini... Karanlık hala çekici, yalnızlık hala en kalabalık sokak.. Dinle sesleri! gürültülü yalnızlık hepsi... Hisset beni...! Rosalie Storm... Elleri kayıplarla dolu, ruhu paramparça olmuş, uçurumun kenarında rüzgara karşı dans eden bir k...