BÖLÜM 11 - SEZARIN HAKKI SEZARA

19K 992 27
                                    


Hıçkırıklarım zamanla iç çekişlere dönerek kayboldu. Ağlamaktan başım öylesine beter bir hal almıştı ki uyuşmuş gibiydim. Canım yanıyordu evet, ama daha kötüsü ben bunun nedenini anlayamıyordum. Belirsizlik bir insanı öldürebilseydi eğer belki de ölürdüm. Bu kadar güçsüz olduğum için kendimden nefret ediyordum. Lisa'yı öyle çok merak ediyordum ki içimdeki sıkıntı daha da artıyordu. Benim yüzümden kaçırılmış olması beni deli ediyordu. Şimdi ona ihanet ederek Jack'in yanında kalmaya devam edemezdim. Hem Jack'e onun yanında kalmayacağımı söylemiştim, artık burda kalamazdım. Onun o kadınla yaptıklarını duyduktan sonra onun yüzünü görmek bile istemiyordum. Onu öpen dudaklarını benim boynumda gezdirmişti, bu okadar iğrençti ki...

Böyle birşeyi bana nasıl yapabilmişti? Evet, kötü biri gibi gözükebilirdi ve belkide öyle olabilirdi ama böyle bir şey yapabileceğini hiçbir zaman düşünmemiştim. Eğer böyle bir şeyi tahmin edebilseydim onunla aynı yatakta yatarmıydım? Bu bir soru değil, gerçek. Yapmazdım.

Hayır. Bunu kendime yapmayacaktım. Böylesine aciz bir şekilde bu yatakta yatmaya devam etmeyecektim. Hızla yorganı üzerimden atarak yataktan çıktım. Banyoya giderek yüzüme bulaşan makyajı sildim, yüzümde konaklayan acıları öylesine belliydi ki... Beni hiç tanımayan biri bile olsa acımı okuyabilirdi.

Soluk yalsımam aynada vücut bulurken kendimi inceledim. Buraya geldiğimden beri kendime hiç dikkat etmemiştim, şimdiyse gözlerimi aynadaki yansımamdan alamıyordum. Bir kaç ay öncesindeki benle bir ilgisi yoktu. Tek benzerlik kestirmiş olduğum saçlarımın tekrar belime kadar inmesiydi. Gözlerimdeki açık kehribar rengi bile mümkünmüş gibi daha koyu gözüküyordu. Gözlerimdeki hayat kaybolmuş, dudaklarım kurumuş ve hatta kelimelerim bile ölmüş gibiydi... Dudaklarıma binen acı öyle ağırdı ki gülümseyebilmek için kendimi zorlamam, o ağırlıkları sırtlanmam gerekiyordu. Bense okadar güçlü değildim, tıpkı Jack'in söylediği gibi...

Değişmiştim, elmacık kemiklerimden yüz hatlarıma kadar değişmiştim. Eskiden beni çocuksu gösteren elmacık kemiklerim, şimdi olmayan gülümsemem yüzünden sade bir hal almıştı. Yüz hatlarım asık suratımla yumşaklığını kaybetmiş daha sert duruyordu. Hayat bana ait ne varsa almıştı ve almaya devam ediyordu.

***

Asansörden çıkıp çıkışa doğru adımlarımı hızlandırdım,ve ihtişamlı kapıdan geceye çıktım. Buraya ilk geldiğimizde bu kapıdan girişim anılarımın arasından süzülerek yüzünü gösterdi. Bir şekilde o gün ile bugün arasında bir şeyler değişmişti. Jack ile ilgili birçok şey öğrenmiştim, belkide kendi sınırlarınca bana daha kibar davranmaya başlamıştı hatta garip olda dahi onunla aynı yatakta uyumaya başlamıştım...

Ama şimdi bunların hepsi okadar anlamsızdı ki, o hiç kimseydi. Hayatıma biranda giren ve acılarımı dahada arttıran biriydi. Bana öfkeli gözlerle bakan, sinirle bağırıp çağıran, sesimi duymaktan iğrenen...

O benden bu kadar nefret ederken ben hep onun iyi bir yanının olduğuna inanmıştım. İyi değildi, hatta kötününde kötüsüydü.!

Onu düşünmek istemediğimden tüm düşüncemi gecenin soğukluğuna bırakmaya çalıştım. Onun zehir saçan kelimeleri beynimin derinliklerine işlemişken onu ordan atmak kolay değildi.

Nedense içimde ona ihanet ettiğimi düşünen bir yan vardı, saçmaydı evet biliyordum ama vardı işte. Onun beni kandırmasından sonra bile böyle düşünecek kadar aptaldım. Belkide kendime kızmamam gerekirdi, o iyi bir yalancıydı. Kim o güzel yüzüne inanmazdı ki? Sesini duyduğumda bile hissettiğim duyguları çözemez oluyordum, şimdiyse boynumda onun izleri varken onu düşünmemek çok zordu...

Dağınık saçlarının alnına düşüşü, dudaklarının alayla kıvrılması, gözlerinin kenarında oluşan ince çizgiler, sinirlenince alnında öfkeyle atan damar, uzun ve yapılı vücudu, ateş saçan siyah gözleri, güzel ve sıcak buğday teni, kadifemsi sesi, sıcak nefesi, kokusu, dudakları...

TOHUMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin