HATIRLATMA:
" Jack!" Onun sesinin aksine sesim yumşak çıkmıştı. " Tamam, yanında uyuyacağım." Yeterki beni bu aşşağılayan duruma son ver!
Öfkeli gözleri gözlerimde bir süre durdu, ardında hızla yana kayarak yanıma yattı. İçimde bir şeyler yine paramparça oluvermişti. Her parçanın üzerindeyse onun parmak izleri vardı. Ona arkamı dönerek yan bir şekilde yattım, yastığa damlayarak pıt,pıt sesler çıkaran göz yaşlarımı sessizce çekmeye çalıştığım burnum takip etti. Beni yine yormayı, kırmayı başarmıştı. Sürekli yeniden ayağa kalkmaktan ysanmıştım. Her ayağa kalktığımda bir parçamı yerde bırakmaktan bıkmıştım. Beni kıran insanlardan, hayattan, annemden, arkadaşlarımdan, kendimden bıkmıştım. Tek istediğim biraz huzurdu. Ufacıcık bir huzur parçası.
•••Sıcaktı. Derimin altı resmen kavruluyordu. Hissettiğim nem oranı sanki normalin on katına çıkmıştı. Sıcak havayı içime doğru çekerek ciğerlerimin kavrulmasına yol açtım, neden bu kadar sıcaktı? Cehennemdemiydim? Öyleyse buraya nasıl gelebilmiştim? Jack! Jack beni öldürmüş olabilirmiydi? Ama canımın yandığını hissetmemiştim. Ölüm sanıldığının aksine bu kadar kolaymıydı? Gözlerimde beklediğim kavurucu sıcaklığın kırmızısının aksine siyahlık verdı. Bilincim yavaş yavaş açılırken bunaltıcı sıcaklık yerini koruyordu. Saçlarımdaki ve tenimdeki ıslaklık hissedilir dereceye geldiğinde bilincim tamamen açıldı ve gözlerimi araladım. Gördüğüm ilk şey karanlıktı. Sıcaklığın nedenini anlamaya çalışarak etrafıma bakımdım ve o anda göğsümün üzerine bir ok yemiş hissiyle acıyla dudaklarım aralandı. Jack!
Başını göğsümün hemen altına yaslamış ve kollarıyla beni öyle bir sarmıştı ki hareket edemiyordum. Küçük bir çocuğun annesine korkarak sarılması gibiydi. Üstümüzdeki siyah örtü benim sadece bacaklarımdan aşşağısını örterken Jack'in belinden aşşağısını örtüyordu. Hissettiğim bunaltıcı sıcaklığı unutarak istemsizce parmaklarımı saçlarının arasına daldırdım, annesinin küçük bir çocuğu sevmesi gibi saçlarını okşadım. Uyurken güzelliği iki katına çıkmıştı sanki. Yüzünü yine göremiyor olsamda bu sefer asık suratlı olmadığına emindim. Gözlerimi kapatarak tüm bunların bir rüya olduğunu, biraz sonra uyanacağımı düşünmeye başladım. Geçmiyordu. Yakıcı sıcaklık, beni saran kolların varlığı, parmaklarımdaki saçlarının yumşaklığı.. Hiçbiri gitmiyordu. Beni bir kaç saat önce tehtit eder gibi konuşan, gözlerime ateş saçarak bakan adam gitmiş yerine bana sarılan adam gelmişti. Ne kadar istesemde şimdi ondan ayrılamıyordum. Kaçmamdan korkarmış gibi saran kollan biran olsun gevşemiyordu.
Sarılmayı sevmezdim. Birinin ben uyurken bana dokunmasını sevmezdim ama beni boğan kollar bile beni rahatsız etmez hale gelmişti. Sıcaklığına sarılma isteğiyle kollarımı başının etrafına dolayarak yüzümü saçlarına gömdüm. Onunla sonsuza kadar böyle durabilirdim. Yüzünü görmeme gerek yoktu, kokusunu ve sıcaklığını hissetmem yeterdi.
Sadece iki hafta önce, bu adam katşısında korkudan titriyordum. Tam karşımda bir çifti tehtit etmiş ve bir adamı öldürmüştü. O anda iğrenmiştim ondan, böylesine güzel sarılabileceği aklıma bile gelmemişti. Ona sen canavarsın diye bağırıp durmuştum. Oysa şimdi ona nasıl derdim o kelimeyi? Yakıştıramıyordum, bir türlü o kusursuz yüzüne uymuyordu bu kelime. Öyle bir şefkat büyütmüştü ki içimde kopatıp atmak ne mümkün. Şimdi de sırf onu böyle gördüğüm için sarılmıyormuyum ona? Yarası varsa eyer istiyorum ki ben iyileştireyim. Ama bilmesin benim onu iyileştirdiğimi, duymasın. Sadece sarılsın istiyorum, böyle güzel sarılsın.
Dakikalarca ona öyle sarılarak durdum, uyuyamıyordum. Eyer benden önce uyanırsa ona sarıldığımı görmesinden korkuyordum.Kollarımı ondan ayırarak yüzümü saçlarından çıkardım. Öyle güzel kokuyordu ki... Anlatmak anlamsızdı. Kör olan birine renkleri nasıl anlatabilirdiniz ki? Anlatamazdınız.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TOHUM
FantasyKapat gözlerini... Karanlık hala çekici, yalnızlık hala en kalabalık sokak.. Dinle sesleri! gürültülü yalnızlık hepsi... Hisset beni...! Rosalie Storm... Elleri kayıplarla dolu, ruhu paramparça olmuş, uçurumun kenarında rüzgara karşı dans eden bir k...