•
Korktuğum zamanlarda genelde başka bir şeyi düşünürdüm. Babam öldükten sonra onun yokluğundan korktuğum için hep yanımdaymış gibi hayal ederdim. Bu beni belki güçlü belki de zayıf kılıyordu. Ama o an sadece huzurlu kılması bana yetiyordu. Şuanda boynumdaki sıcak nefes beni huzursuz ederken başka bir şey düşünemiyordum.' Sana buraya gelmemen gerektiğini söylemiştim.'
Korkuyla kulaklarımı dolduran kelimeler beynimde tekrar tekrar yankılanırken arkama dönmeye cesaret edemiyordum. Eliyle saçlarımı yanımdan çekerek diğer omzuma attı, boşta kalan kulağıma yaklaştı.
" Demek gerçekten cesaretlisin ha? Şimdi sana söylediklerimi sözümde durup yapmam gerekiyor." Nefesi boynumu yakarken sarf ettiği her kelimede ciğerlerime giden hava miktarı azalıyordu. Geçen gece öldürmek üzere olduğu adamada bu sözleri söylemişti. Ve büyük ihtimalle ben araya girmesem o adamı öldürmüş olacaktı.
" Yoksa sende mi sözümü tutmamı istiyorsun? "
O akşam bana söyledikleri kulaklarımda çınladı.
' Seni bir daha burda görürsem istediğin ve onun sana yapamadığını yaparım.'
O adamın bana yapamadığı şeylerden kastı, beni öldürmesi ve bana tecavüz etmesiydi.
Tecavüz? Bu kelime kanımı dondururken şakaklarım zonklamaya başlamıştı. Öfke damarlarımda son hızda yol aldı, savunma mekanizmam devreye girmişti. Öfkeyle ona döndüm. " Buraya senin yüzünden, çantamı unuttuğum için geldim." diye tısladım. " Ve bana elini süremeyeceğini sana söylemiştim." dedim gözlerimden ateş saçarken.
Sert olan yüz hatları daha da sertleşti. Sanırım kızgın boğayı uyandırmıştım. Bir an tedirginlikle pişman olsamda, ne fark ederdi ki? O da beni sinirlendirmişiti. Öfkeyle burnundan soludu, üzerime hızla gelerek arkamı dönmüş olduğum kapıya beni iterek dayadı. Düşüncelerimde benimle birlikte kapıya çarparak parçalara ayrıldı. Kolumu sıkan elinin verdiği acısıyla biran inledim, canımı yakmıştı. Başımı hafif yukarı kaldırarak sinirle gözlerinin içine baktım, normalde kimsenin gözünün içine bakamazdım ama inatla bakmaya devam ettim. Bana iyice yaklaşarak aramızdaki mesafeyi kapattı. Öfkeli nefesinin tadını alabiliyordum. Buraya gelmem neden onu bukadar deli etmişti ki?
" Kendini aslan sanan küçük bir kedi." diye tiksintiyle gürledi. " Senin pençelerinin bana zarar verebileceğini mi düşünüyorsun ha? " Bir kez daha beni sertçe kapıya yapıştırdı. Sert hareketi sinirlerimi germeye birkez dah yermişti. Avuç içlerimi göğsüne yaslayıp onu itmeye çalıştım.
" Bırak beni pislik herif! Uzak dur benden! Buraya gelmem seni neden bukadar ilgilendiyor? "
Bağırmıştım. Boğazım acıyla irkilirken acıyı umursamayarak yuttum. Sinirlerim iyice bozulmuştu. Hayatımda yeterince kötü olan şeyler varken daha fazlasını istemiyordum. Göz yaşlarımın gözlerime tırmandığını hissettim, ağlamamalıydım. Gözlerinde biran şaşkınlık görsemde umursamadım. Ondan nefret ediyordum. Gözlerimin içine hala bakarken daha fazla dayanamayarak gözlerimi kaçırdım. O siyah gözlerin hafızama kazınmasını istemiyordum. Hiçbir şey söylemeğince diğer insanlarla arama koyduğu koluna öfkeyle çarparak ilerlemeye başladım. Biran beni tekrar kapıya yapıştıracağını düşünsemdr yaptığım harekete karşı koymamıştı. Anlaşılan sözünü tutmak konusunu unutmuştu. Bu benim için en azından iyi haberdi. En son isteyeceğim ölüm şekli bir katilin elinde ölmek olurdu. Hele ki bana dokunacak bir katilin. Ondan olabildiğince uzaklaşma isteğiyle hızlı adımlarla barın olduğu bölüme geçtim, barın yanından geçerken biran durdum. Birinin beni yönetmesine izin veriyordum. Vermeyecektim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TOHUM
FantasyKapat gözlerini... Karanlık hala çekici, yalnızlık hala en kalabalık sokak.. Dinle sesleri! gürültülü yalnızlık hepsi... Hisset beni...! Rosalie Storm... Elleri kayıplarla dolu, ruhu paramparça olmuş, uçurumun kenarında rüzgara karşı dans eden bir k...