BÖLÜM 17 - NUTUK

23.7K 850 54
                                    


HATIRLATMA:

Jack!

Kendi çığlığımla sıçrayarak uyandım, endişeli gözleri görmek dengemi bulmakta beni daha çok zorlarken korkmuş ifadesine şaşırdım.

" .. Kabus görüyorsun..Ros!"

" Jack..." boğazımda oluşan düğüm konuşmamı zorlaştırdı.

" Burdasın, korkma!"

" Jack sen..." Ölmüştü. Ve canım hiç tahmin edemeyeceğim kadar yanmıştı. Öyle ki kalbim hala son hızla atarak kaburgalarımı zorluyor ve ağrıtıyordu.

" Burdayım ufaklık!" Yumşak sesi gözlerime tırmanan yaşların akmasına yol açarken kollarımı boynuna dolama isteğiyle doldum. " Lütfen gitme," diye inledim. Gitmesi sonucunda kendim için değil onun için endişeliniyordum. Ya ona bişey yaparlarsa? Hayır, bu düşünce aklımda az çok gezinmişti ama hiç bukadar acı verici olmamıştı.

" Burdayım," derken sesinde zorlanan bir tını vardı. Şaşkınlığı giderek yerini temkinli bir ifadeye bıraktı, yüzümü ellerinin arasına alarak yüzüyle hizaladı.

" Ne gördün?"

Sorusu havaya karışarak kayboldu. Gözlerinin etrafı çökmüş, belli belirsiz morarmıştı. Onu ilk defa bukadar yorgun görüyordum. Belki dün akşamda böyle gözüküyordu ama hiç dikkat etmemiştim. Elim istemsizce yüzüne giderken çenesi kasıldı ve kaşları şüpheyle çatıldı. Avucumda hisettiğim sakalları tenime battı, güzeldi.

" Kötü gözüküyorsun," dedim sesim kırılarak çıkarken. Onun kötü olması neden beni bu kadar çok etkiliyordu ki?

" İyiyim ben, takma kafana."

" Tüm gece uyumadın mı?"

Dudağının bir tarafı yukarı doğru kıvrıldı," Sence bir gece uyumayınca ölecek birine mi benziyorum?" dedi keyifsizce sırıtırken.

Benzemiyordu ama kötü gözüküyordu işte.

" Benzemiyorsun," dedim omuz silkerek," Ozaman kaç gün uyumassan ölebilirsin?"

Ölebilirsin? İhtimali bile tüm tüylerimin diken diken olmasına yol açmıştı.

" Keşke o kadar kolay ölebilseydim," gözlerinde biran acının geçtiğini gördüm." Uykusuzluktan ölmem, ancak güçsüzleşebilirim."

Elimi yanağından çektim,"Neden uyumuyorsun? Ölmeyecek olman uyumaman anlamına gelmez," diye azarladım." Uyumalısın Jack!"

Dudaklarında keyifli bir gülümseme belirdi," Bu kadar çok ölmek istediğini bilseydim geceleri nöbet tutmazdım." diye homurdandı.

Nöbet tutmak mı? Jack benim yüzümden mi uyumuyordu. Beni beklediğini biliyordum ama aralıksız hiç uyumadan bekleyeceği hiç aklıma gelmemişti. Biranda suçluluk duygusu içimi kemirmeye başladı, her an gideceğini düşünüp durmuştum.

" Hadi, düşünmeyi bırak. Gidiyoruz."

" Nereye?"

" Asla gitmek istemeyeceğin biyere!"

***

" Sen arkaya geç Ros," dedi bir yandan arabayı kullanırken. Arkaya normal olmayan şartlarla geçerken James yana kayarak bana yer açtı," Öne geç James," diye emir verdi her şeyin kontürolünü elinde tutan sesle.

James benim geldiğim şekilde arabanın arkasından ön koltuğa atladı. Nereye gittiğimiz hakkında en ufak fikrim yoktu. Jack'e göre asla gitmek istemeyeceğim bir yerdi ama bu konuda pekte emin olamıyordum.

TOHUMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin