Nowhere Near Wonderland - [Harry Styles]

on dokuz

aşırı yetişkin materyali. hani, aşırı. uyarıldınız.

Alice

İç sesim çığlıklar atarak buradan uzaklaşmamı söylerken ben dudaklarımı biraz daha Harry'ninkilere yasladım, sıcak solukları suratıma çarparken hissin mükemmelliğiyle titredim ve uzun zamandır nefesimi tutuyormuşum da en sonunda tekrar nefes alabilmişim gibi sonsuz bir ihtiyaçla onu soludum.

Alice, yapma! İç sesime kulak tıkayıp Harry'nin dudaklarımda gezinen dilinin tadını çıkarttım. Dilimi onunkiyle ahenk içinde hareket ettirirken bedenim alev almış gibiydi, büyük ellerinden biri ensemi kavradığında ve diğeri belimi tutup beni koltukta uzanmam için yönlendirdiğinde dokunuşları karşısında bir kez daha titredim, onunla sevişecektim, bedenini bedenimin üzerinde, içinde bir kez daha hissedebilecektim, bacaklarımın arasındaki sıcaklık artarken beklentiyle kasılmış vaziyetteydim.

Tekrar gidecek!

İç sesime göz devirdim, gidemezdi, onun evindeydik.

Benimle birlikte, benim üzerimde koltuğa eğildiğinde bacaklarımı aralayıp oraya yerleşmesini bekledim, kot şortun hissi rahatsızdı ama umurumda değildi, umurumda olan tek şey bana tekrar dokunuyor olmasıydı.

Beni tekrar öpüyor olması...

"Alice..." Harry dudaklarını dudaklarımdan çektiğinde çıkan ses kasıklarımda bir sızıya yol açarken ona baktım, güzel gözleri suratımda gezerken çatılmış kaşlarla ve büyük bir ciddiyetle bana bakıyordu. "Efendim?" dedim nefes borum düğümlenirken, şu an konuşmak istemiyordum çünkü konuşabilecek kadar düşünemiyordum.

"Özür dilerim," dedi Harry, eğilip çene çizgime ıslak bir öpücük kondururken. His karşısında gözlerimi yumup mırladım, "Ne için?" diye sorarken nefes nefeseydim.

"O gece gittiğim için," dedi öpüşü kulağımın altındaki ince deriyle buluşmadan önce ve ardından kulak mememi dudaklarının arasına alıp emdiğinde bu sefer tutamayarak inledim. "Gerçekten üzgünüm," diye fısıldadı kulağıma doğru, sıcak nefesinin hissi beni tepeden tırnağa bir kez daha titretti. Boynumda öpücüklerden bir yol çizerek köprücük kemiğime ulaştı, dudakları boyun çukurumu öperken tekrar konuştu, "Anlamanı beklemiyorum çünkü açıklamayacağım ama... Sebeplerim var..." beklemediğim bir anda üzerimdeki sweatshirt'ü eteklerinden tutup üzerimden sıyırdı ve ben onu üzerimden çıkartabilsin diye sırtımı koltuktan yükselttim.

Bir an sonra üzerimde sadece sütyenim ve varlığıyla yokluğu arasında pek fark olmayan şortumla gene altında uzanıyordum. Tekrar üzerime eğilmeden önce gözleri bedenimde dolaştı, bakışları da en az dokunuşları kadar beni tetiklerken bakışları altında tüylerim diken diken oldu.

Parmaklarını kaldırıp ürpermiş tenime dokundu, "Üşüdün mü?" pürüzlü sesi o kadar güzeldi ki ağlamak istememe sebep oluyordu. Güçlükle yutkunup kafamı iki yana salladım, "Hayır."

Tekrar üzerime eğildiğinde ve minik öpücüklerle bana ömrümün en tatlı acısını çektirmeye devam ettiğinde gene keyifli bir kedi gibi mırlamaktan kendimi alamadım. "Beni affeder misin?" iki göğsümün arasını, sütyenin hemen üzerinde kalan açıklığı öperken tenime doğru fısıldamıştı ve nefesiyle tüylerim bir kez daha ürperdi, "O gece gitmemin seninle hiçbir alakası yoktu... sana yemin ederim..."

Tenimde gezinen dudakları çığlık atmak istememe sebep olurken iniltiye benzer bir sesle konuştum, "Özrünü daha önce de kabul etmiştim," durup nefes alıp gerekti ama cümlemi en sonunda tamamladım, "Etmemiş miydim?"

Parmakları şortumun düğmesini bulduğunda nefeslerim kesildi, Harry düğmeyi çözüp yarım santimlik fermuarı aşağı çekti, dizlerinin üzerinde doğrulup iri ellerini şortumun kemerine geçirdi ve bu sefer kalçalarımı koltuktan yükseltip şortumu iç çamaşırımla birlikte aşağı indirmesini kolaylaştırdım. Bu sırada ben de sütyenimi çözüyordum, saniyeler sonrasında o tamamen giyinikken altında tamamen çıplak yatıyordum, bacaklarımın arasında, dizlerinin üzerinde dikilirken parmaklarını tenimde, göğüslerimde ve kasıklarımı kaplayan seyrek tüylerde gezinirken açık havada boğulacağımdan kesinlikle emindim.