Harry
İnsan ilişkileri konusunda paslanmış olduğumu söyleyebilirdim sanırım, çünkü Alice gittikten sonra arkasından bakakalmıştım. Onu incittiğimi biliyordum, sadece onu incitecek ne yaptığımı kestiremiyordum. Önceden böyle şeylerde ne kadar iyi olduğumu düşününce suratımı buruşturdum, yıllar önce insanları anlar, kafalarından geçenleri görürdüm. Şimdiyse bir kızı neden kırdığımı bulamıyordum.
Suratımı buruşturup açılış saatinin yaklaştığını hatırlayarak elimdeki paspasla barın arkasına geçtim, çok geniş olmayan alanı silerken rahatsız bir kanepede yarı oturur pozisyonda uyumaya çalışarak geçirdiğim gecenin bana verdiği sırt ağrısına homurdandım. Paspasla işim bittikten sonra temizlik malzemelerini alıp tuvalete yürüdüm, her şeyi yerlerine yerleştirdikten sonra bardaki telefonu kullanıp bir pizza sipariş ettim, ne zamandır bir şeyler yemiyordum, emin değildim. En son ne yemiştim? Hiçbir şey yemiyorken bu göbeğim neydi?
Siparişi verdikten sonra dünden bu güne çok eksilmemiş olsa bile içki stoklarını tamamladım, bira kasasını taşırken belimden gelen sesler üzerine bir kez daha homurdandım. Daha yirmi sekiz yaşındaydım ama...
Yaşlanıyordum. Hatta belki de çoktan yaşlanmıştım.
Barı açmama yirmi dakika kala siparişini verdiğim pizza geldi ve ben pizzanın yarısını kısa dakikalar içinde mideye indirdim. Dün gece beni yormuştu.
Dün gece aklıma gelince gözlerimi kapatıp kasıklarımda oluşan, merdivenlerden inerken bir basamağı atlamışım gibi hissettiren düşme hissi karşısında derin bir nefes aldım. Dün gece... Çok farklıydı. Birçok açıdan öyleydi, biriyle aynı yerde uyumuş olmam bile başlı başına bir olaydı zaten ama onun dışında... seks de farklıydı, çarpıcı yoğunluktaydı ve cüret edebilsem işin içine neredeyse duyguların karıştığını söylerdim ama böyle bir şey yapmayacaktım.
Çünkü ortada duygu filan yoktu. İyi olup olmadığı konusunda sürekli endişelendiğim bir kız söz konusuydu evet ama... ama o kadardı. Daha fazlası yoktu ve olmayacaktı, onunla olmak bana yedi senedir hissettiğimden yüz kat daha fazla hayatta hissettiriyor olabilirdi ama zaten kaçındığım da buydu.
Hiçbir şey düşünmez ve hiçbir şey hissetmezken bile hayatıma katlanamıyordum ben, eğer tekrar bir şeyler hissetmeye başlarsam hissedeceklerimin altından kalkabileceğime inanmıyordum çünkü hissetmeye başladığım anda suçluluk duygusuyla boğulacağımı biliyordum.
Derin düşüncelerim içinde yüzerken pizza kutusunu kapatıp kaldırdım, ellerimi yıkayıp Alice'in yıkadığı bardakları yerlerine yerleştirdim ve ardından gidip kapıdaki kapalı yazısını açık olarak çevirip mekanın ışıklarını ayarladım. Bir süre sonra düzenli müşterilerden bir grup içeri girdi, iş çıkışında hep gelen insanlar yavaş yavaş içeriyi doldurduğunda her gün yaptığım gibi kafamdaki azıcık düşünceyi de geriye ittim.
Alice'i, dün geceyi, öncesindeki yüzlerce geceyi, Louis'yi, onun ölümünü ve ölümünün benim suçum olduğu gerçeğini... her şeyi geriye ittim ve bira şişelerinin kapaklarından çıkan "pop" sesleriyle ve bardaklara döktüğüm içkilerin miktarlarıyla kendimi meşgul ettim.
Bara yerleşen bir çift dikkatimi çektiğinde onlara döndüm, ufak tefek sarışın bir kızla kumral bir çocuk taburelere tünediklerinde onlara yaklaştım, "Ne içersiniz?" Kızla çocuk bir an kararsızlıkla bakıştılar, kız tamamen kayıp görünüyordu, çocuk en son kıza bakmayı sürdürürken konuştu, "Birer bira alalım, yanında da ikişer tekila shot."
Kafamı sallayıp içkilerini getirmek üzere yanlarından uzaklaştım ama zaten en fazla üç metre uzaklaşabilirdim, dolayısıyla çocuk gülüp kıza, "Hayırdır, beğendin sanırım?" dediğinde suratıma sıcak basmasına engel olamadım. Hemen ardından kızın sesini duydum, "Birine çok benziyor, çıkartamıyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nowhere Near Wonderland - [Harry Styles]
FanfictionSuçluluk duygusunun ve depresyonun yapış yapış karanlığı içinde yolları kesiştiğinde bir hayalet "yaşamayı bekleyerek ölen" iki insanı bir araya getirecek.