Selam, burayı okuyorsanız profilimde yeni yayınladığım diğer fanfiction'ıma da göz atar mısınız, Out of the Woods? Belirlediğim oy sayısına ulaşınca ilk bölümünü yayınlayacağım, elimin altında size sunulmayı bekliyo :) hı?
Keyifli okumalar!
Harry
"Peki..." diye mırıldandım, "Kalacağım." gerçi kelimeleri sesli olarak telaffuz edebildiğimi sanmıyordum, şu an kalbim ağzımda atıyordu ve parmak uçlarıma kadar bütün vücudum buz tutmuştu, kendimi taşlaşmışım gibi hissediyorum. Bütün bunlar gerçek miydi? O harfler... Şu an buzdolabının üzerinde darmadağın duran harfler az önce tek bir kelimeyi bir araya getirerek yan yana duruyor muydu gerçekten?
Bilinçsizce yumruklarımı sıktığımda yaralı elimin acısıyla sarsıldım, bu gece barda, ellerimin arasında bir bardak parçalamıştım ve kesiklerden yayılan acı biraz daha kendime gelmemi sağladı, acı iyiydi, acıya tutunabilirdim, yıllardır yaptığım da buydu zaten. Louis kalmamı istiyordu. Alice'ten nefret etmediğini biliyordum ama gene de bunu beklemiyordum, bu... Bu tarif edemediğim bir şeydi.
Olduğum yerde dikilmeyi sürdürdüm ve bir süre sonra soğukla ürperdim. Soğuk suyla sırılsıklam olmuş kıyafetlerim kaloriferlerin henüz yanmaya başlamadığı dairede tenime yapışmıştı ve eğer dikkatli olmazsam ben de hasta olacaktım –ki bunu riske atamazdım, yıllardır hasta olmamıştım ben, şimdi de olamazdım, bana bakacak bir annem yoktu ve ayrıca her günümü adadığım bir işim vardı, ben bira servis etmezsem hayatları daha az çekilir olacak insanları düşünmeliydim, değil mi?
Hala buzdolabının kapağına bakmak istesem de adımlarımı zeminden söküp tezgahın üzerinde duran anahtarları aldım ve kendi daireme geçtim. Katılaşmış bedenimi sıcak suyun altına sokup bir süre titreyerek çözülmeyi bekledim, bu sırada aklımda fink atan düşünceler yüzünden kafamın içinde bir kaos hüküm sürüyordu.
Son iki geceyi on yıldır yaşıyormuşum gibi hissediyordum. Oysa Alice'in dairesine sadece şirinlik yapmak isteyerek gelip Louis'yi göreli... Yirmi dört saatten belki biraz fazla olmuştu.
Louis'nin yüzü, elmacık kemikleri, gözlerindeki bakış aklıma gelince midem içimde düğümlendi, sanki biri mideme tekme atmış gibi nefesim kesildi. Onu özlemeden, onu düşünmeden, onunla olmak istemeden geçirdiğim bir gün, bir an bile yoktu ama bazı anlarda ona her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyuyordum. İğneleyici yorumlarına, dalgalı sesiyle yüksek perdeden ettiği küfürlere, içtenliğine, sıcaklığına normalden kat be kat özlem duyduğum o günlerden birindeydik işte. Ve onu... aşık olduğum birini özler gibi özlemiyordum, sadece en yakın arkadaşıma ihtiyacım vardı. Bana gözlerini devirip onaylamaz bir şekilde bakması, her şeyi çok büyüttüğümü, gereksiz yere bu kadar kafa yorduğumu söylemesi için her şeyimi verebilirdim. Günük hayatımın sıkıcı detaylarıyla beynini yiyebilmeyi özlemiştim, küçük ayrıntılardan bahsetmeyi, izlediğim dizilerden konuşmayı, dinlediğim müzikleri onunla paylaşmayı özlemiştim.
Belki de onunla paylaşmamanın acısını çekmemek içindi ama yıllardır hiçbir şey izlemiyordum. Louis'nin öldüğü geceki konserimiz kulaklarımın müzikle dolduğu son seferdi, hiçbir şey dinlemiyordum. Onunla paylaşmak isteyebileceğim şeyleri sıfıra yakın tutmak için uğraşmak kolayıma gidiyordu.
Onu geri alabilmek için her şeyimi verebilirdim.
Sıcak suyun altından çıkıp hızla kurulandım ve bir eşofman altıyla kalın bir kazak giydim, ardından da ıslak saçlarımı açık bırakıp ayağıma botlarımı geri geçirdim. Kendi dairemden çıkmadan önce etrafıma bakındım, "Bundan emin misin?" sesime karşılık bir hareketlenme olmadı ama... Zaten olmayacaktı, biliyordum. Kaderime razı bir biçimde kafamı sallayıp derin bir nefes aldım ve ardından kendi dairemden çıkıp dar koridoru geçtim ve tam benimkinin karşısındaki kapıyı elimdeki anahtarla açtım. Aydınlanmaya başlamış salon sessizdi, "Buradayım işte," diye mırıldandım. "Kalıyorum. İstediğin bu, değil mi, Lou?" etrafımdaki hava ağırlaşırken derin bir soluk aldım, "Tamam. Bununla nereye varmaya çalıştığını bilmiyorum ama... Buradayım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nowhere Near Wonderland - [Harry Styles]
FanfictionSuçluluk duygusunun ve depresyonun yapış yapış karanlığı içinde yolları kesiştiğinde bir hayalet "yaşamayı bekleyerek ölen" iki insanı bir araya getirecek.