İdris elindeki tabletiyle zamanında dedesinin oturduğu sandalyede otururken kahvede tek başınaydı. Tamam tek başına değildi Feyyaz da vardı. Babası ve amcaları bir işlerini halletmek için çıkmışlardı ve İdris de evde sıkıldığı için kahvede takılıyordu. Normalde kuzenleriyle oynardı ama kızlar henüz uyanmamışlardı.
İdris bir tane daha zombiyi öldürünce sevinçli sesler çıkardı ve Feyyaz'a baktı. "Feyyaz abi? Bir tane daha meyve suyu içebilir miyim?" Feyyaz ona gülümseyip "Getireyim hemen." dedi. İdris ona teşekkür edip gülümsedikten sonra oyununa geri döndü.
İkisi kahvede takılırken yıllar sonra ilk defa Çukur'a giren Mahsun'un gözleri sokakları tarıyordu. Yamaç ona telefonda Çukur'un değiştiğini söylerken pek sallamamıştı Mahsun, ama değişim gözle görülüyordu. Mahsun her bir santime şaşıra şaşıra bakarken kahveye çevirmişti rotasını.
Birkaç dakika sonra kahveye vardığında "Yamaç? Paşası?" dedi sevinçle ve Yamaç'ı görme umuduyla. Onu çok özlemişti. Ama kahvede kimse yoktu. Ufak bir çocuk ve çay ocağında bir adam vardı sadece. "Umm... Yamaç nerede?" Çocuk ona bakıp "Amcamlar bir yere gittiler. Bilmiyoruz." dedi. "Sen kimsin?" Mahsun çocuğa baktı ve "Amcanlar- sen kimin oğlusun?" dedi. Tamam yıllar geçmişti. Ama ne ara çocuk yapmış olabilirlerdi ki? Mahsun aklına gelen şeyle durdu ve çocuğa daha dikkatle baktı.
Çocuksa "Salih Koçovalı'nın. Duh." dedi rahatça. "Şimdi, sen kimsin?" Mahsun elleriyle ağzını kapattı. Bu çocuk Vartolu'nun oğluydu. Zamanında annesini kaçırmış ve bebekken ağlamasını çekmişti bu veledin. "Ben... ben senin Mahsun Amcanım."
***
İkisi de bir saat boyunca Yamaçları bekledikten sonra İdris "Ben sıkıldım. Eğer sen benim amcamsan, teknik olarak kuzenlerimin de amcası oluyorsun değil mi?" dedi. Mahsun hıçkırıp "Kuzenlerin mi var?" dedi. İdris parıltılı bir gülümseme sunup "Evet! Masal ve Asiye! Gel hadi, onlarla tanışmalısın. Seni severler." dedi.
İdris tabletini çantasına koyup Mahsun'un elini tuttu ve kahveden çıkardı. Mahsun, Koçovalıların evinin yolundan saptıklarını fark edince şaşırıp "Kuzenlerin nerede yaşıyor senin junior?" dedi. İdris "Başka bir evimiz daha var. Cumali dedem eski evde, biz de yeni evdeyiz artık." deyince Mahsun'un kafası daha da karışmıştı. Cumali onun amcası değil miydi?
Şu adı geçen yeni eve vardıklarında İdris zıplayarak kapıyı çaldı. Evde çocuklara bakan bir tek Efsun vardı o sırada. Saadet İdris'in ve Salih'in diğer eşyalarını almak için eski eve gitmişti ve Damla da Cumali'nin yanındaydı. Efsun kapıyı açınca İdris'ten önce Mahsun'u görmüştü. "Merhaba?" İdris zıplayarak "Yenge. Yenge. Bak bu Mahsun Amcam!" dedi.
Efsun Mahsun'a baktı. Yıllar önce Yamaç'ın bir iki kere de olsa Mahsun adını kullandığını hatırlıyordu. İç geçirip "Geçin bakalım." dedi. İdris içeriye girerek salonda oyun oynayan Masal ve Asiye'nin yanına gitti. Masal onu görmesiyle hemen ona sarılıp "İdris Api." demişti. Hala abi demekte sorun yaşıyordu babası kılıklı.
Asiye de kalktı ve İdris'in yanına gitti. Mahsun üçlüye bakarken gülümsüyordu. Efsun onun yanına gidip "Seni hiç görmemiştim Çukur'da." dedi. Mahsun "Çukur'dan değilim, ben... biraz karışık bir durum hiç anlatmadılar mı?" dedi. Efsun başını iki yana salladı ve elini uzattı. "Ben Efsun." Mahsun kızı süzüp "Ha sen o Efsun'sun." dedi. "Yamaç'ınki." Efsun Mahsun'un son lafına güldü. "Aynen."
Çocuklar oyuna dalmışken Efsun "E anlat o zaman. Durumunu..." dedi. Mahsun ve Efsun koltuğa oturunca Mahsun anlatmaya başlayacaktı ki kapı açılmıştı. Saadet eşyaları girişteki masanın üstüne koyup yorgunlukla salona girdiğinde belini tutuyordu. Mahsun Saadet'i görmesiyle anında gerilirken Saadet de onu fark etmişti.
Gözlerindeki ve yüzündeki yorgunluk yerini nefrete bırakırken "Senin burada ne işin var?" dedi sertçe. Efsun Saadet'e bakıp "Sorun ne?" deyince Mahsun ayağa kalkıp Saadet'e ilerledi. "Saadet, beni Yamaç çağı-" Saadet sinirle "Bana ne bundan? Evimde ne işin var?" dedi.
İdris annesinin sinirli ses tonunu duyunca başını kaldırıp "Anne Mahsun Amca'ma niye kızıyorsun ya?" dedi. Saadet elini göğsüne koyup derin nefesler almaya başladı. "Ma-Mahsun Amca?" Efsun ikisinin arasına girip Saadet'in kolunu tuttu destek olurcasına. "Saadet sorun ne?" Yamaç'ın ona anlattığı kadarıyla Mahsun onun koruması gibi bir şeydi. Saadet neden onu sevmesindi ki?
Saadet burnundan soluyarak "Mahsun Amca?" dedi yine. İdris de kalkıp annesinin yanına gitti. Saadet iç güdüsel olarak oğlunu arkasına çekerken "Yürü git evimden." dedi Mahsun'a. Mahsun başını sallayıp "Tamam." dedi ve kapıya yöneldi. Mahsun evden çıkıp evin önündeki küçük boşlukta otururken Saadet koltuğa çökmüştü. Efsun onu tutmaya devam edip "Ne oldu Saadet neden kovdun adamı?" dedi.
Saadet ona Erbaa'dan başlayıp her şeyi anlatırken İdris evden çıkmıştı. Mahsun'a el sallayıp yanına, yere oturdu. "Annem niye seni sevmiyor?" Mahsun, İdris'e bakıp "Kendince iyi nedenleri var." dedi. İdris "Onlar ne?" deyince Mahsun iç geçirdi. "Ben... ve eski bir arkadaşım, annenle babana biraz kötü davranmıştık ilk tanıştığımızda. Ama sonra ben hatamı fark ettim ve özür dilemek adına amcanı, Yamaç amcanı korumaya başladım."
İdris başını salladı. "Anladım. Babam da eskiden amcamlara kötü davranmış ilk tanıştıkları zaman. Ama şu an iyiler." Mahsun ona bakıp hafifçe gülümsedi. "Evet, ama anlaşılan benim o raddeye gelebilmek için daha çok yolum var." İdris ona kocaman gülümsedi. "Halledersin sen. Havalı birisin." Mahsun çocuğun kıvırcık saçlarını karıştırdı. "Teşekkürler junior."
***
Yamaç, Salih, Cumali ve Akın eve döndüklerinde İdris ve Mahsun hala yerde oturuyorlardı ama İdris tabletinden zombi öldürme oyununu Mahsun'a öğretiyordu. Yamaç "Mahsun?" deyince Mahsun onları fark edip gülümsedi ve kalktı. "Paşası." Mahsun, Yamaç onu engelleyemeden sarılmıştı bile. Yamaç yapılı bir adamdı. Ama son üç yıl boyunca hiç çalışmamaktan sönen kasları, Mahsun'un koca vücudu altında eziliyordu. Mahsun Yamaç'ın ayaklarını yerden kesip son bir kez sıktıktan sonra bıraktı. "Kızın olmuş ve bana hiç söylemedin."
Yamaç "Çok uzun bir mesele o da Mahsun. Neyse şimdi boş ver beni." dedi. "Gelmişsin." Mahsun başını salladı. "Bir telefonunla tık buradayım demiştim zaten." Onlar konuşurken Salih oğlunun yanına gitmiş ve onu ayağa kaldırdı. "Oğlum kaç kere diyeceğim taşa oturma diye." derken İdris'in üstündeki tozları silkeledi. "Sen neden dışarıdasın?"
İdris gülümseyerek "Mahsun Amcama oyun oynamayı öğretiyordum." deyince bütün kafalar ona dönmüştü. Yamaç Mahsun'a bakıp "Mahsun Amca?" dedi. Mahsun omzunu silkip "Ne?" dedi. "Boşluğuma geldi bir anda." Salih'se Saadet gibi elini göğsüne koyup "Mahsun Amca?" dedi. Mahsun somurtup "Abarttınız iyice ha. Mahsun Amca tamam mı? Çocuk zaten elime doğdu sayılır." dedi. Salih sinirle "Neden acaba?!" deyince Mahsun bakışlarını kaçırdı. "Tamam. Tamam Mahsun Amca demez olur biter oldu mu?" Salih başını sallarken İdris "Yoo." dedi. Cumali, yeğenine gülüp "Sana çekti diyordum bak, kanıtı." dedi Salih'e ve içeri girdi. "Hadi geçin içeri, konuşacağız."
'Ello!
Mahsun gelse de Saadet onu dövse ve sonra Mahsun çocukların tatlı, bekar, havalı amcası olsa.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çukur One Shots
FanfictionNe yaptığımı sorgulamayın, Çukur Fandom'ın buna ihtiyacı var.