Hilal temizlendikten sonra kadın "Çay ister misin?" dedi. "Sakinleştirir, içini ısıtır." Hilal belli belirsiz başını salladı. Kadın gidince Hilal ofladı ve Salih'i götürdüğü odaya baktı. İçeriden acı dolu bir inleme gelince hemen kalkıp odaya koştu. Kapıyı açtığında Salih baygın baygın "Yok bir şey karam, çık dışarı." dedi. Hilal "O bağırma neydi?" deyince Baytar "Bu gerizekalı ona onu uyuşturacak bir şey vermemi istemiyor, sonra canı yanınca da bağırıyor. Eşek sıpası." dedi.
Hilal Salih'e bakıp kaşlarını kaldırdı. Biliyordu. Tabi ki de biliyordu. Birlikte az çekmemişlerdi. "Salih, onunla bu bir değil. Al şu uyuşturucuyu." Salih başını iki yana salladı. "Olmaz." Baytar "Ula gerizekalı herif, ben sana niye soruyorum ki?" dedi. "Kabahat bende." Salih karşı koyamadan Baytar onun boynuna iğneyi saplayıp enjekte etmişti bile içindekini. Salih bayılırken Hilal başını salladı. "Ben çıkayım."
***
Sabaha az kalmıştı. Baytar iç geçirip koyun koyuna uyuyan iki sevgiliye baktı ve telefonunu çıkartıp odadan çıktı. İdris hemen açmıştı. "Baytar? Ne oldu bu saatte? İyi misin?"
"Senin oğlan burada."
"Cumali mi Kahraman mı?"
"Salih."
"Ne?" dedi İdris endişe ile. "O dikkatli olurdu hep, ne olmuş, iyi mi? Konuşsana Baytar!"
"Sakin ol, ne kıymetli oğlun varmış." dedi adam ve iç geçirdi. "İyi, karnından vurulmuş. Hemen geldi ama gene de... İdris bilmen gereken şeyler var."
"Neymiş?"
"Gel, yüz yüze konuşalım."
"Tamam..."
İdris geldiğinde yanında Yamaç da vardı maalesef. Adam sabah Sultan'a neler olduğunu söyleyip evden çıkacakken onu duyan Yamaç endişelenmiş ve babasının peşine takılmıştı. Eğer gelmesine izin vermeseydi bütün evi ayağa kaldıracağını biliyordu İdris, izin vermişti onunla gelmesine.
Yamaç, Baytar'ın kardeşi ile çay içerken aşağıda Baytar ve İdris, Salih'in kaldığı odanın önünde konuşuyorlardı. İdris iyiden iyiye endişelenirken Baytar onu oturtup karşısına geçti. "Senin oğlanı diktim, kendisi iyi, uyuyor. Bir şeyi yok... Ama..."
"Ama ne Baytar konuş artık."
"Kolu... kolunda izler vardı İdris. Ve kanı... akması gerektiği akmıyordu, neredeyse su gibiydi."
"Sen... sen ne diyorsun?" dedi adam kendine hakim olmaya çalışarak. Tesbihine sıkı sıkı tutunmuştu. Baytar omzunu silkti. "Senin oğlan bir şeyler kullanıyor İdris. Bırakmış, bıraktığı belli ama iyileşme de gösterememiş. Muhtemelen gene düzgün yemiyor, bilirim ben onu. Ama kullandığı şey neyse..."
"Benim oğlum madde kullanıyor." deyiverdi İdris birden. Kendine diyordu bunu. Duyması lazımdı yoksa inkar edecekti. "Sen... iyi mi ama? Tokat atsam dayanır mı?"
"Dayanır. İyi şu an. Yaraları iyi ama sadece. Kan kaybetmiş biraz. Veriyorum şimdi. Ama bak kafası iyi değil. İyi olan bir insan yapmaz böyle." dedi. "Sorunun ne olduğunu öğrenip çöz."
İdris utanıp başlarını öne eğerken Baytar "Ben yukarı çıkıyorum. Çocuğu hemen uyandırmayın." dedi. O çıkarken Yamaç inmişti. "Baba... Abim iyi mi?"
İdris ona bakamadan "İy... iyi." dedi zar zor. Titriyordu sinirden ve korkudan. Yamaç başını sallayıp "Önce ben girsem olur mu?" dedi. İdris "Uyuyormuş Yamaç." dese de oğlu onu dinlememişti. "Ne uyuması ya uyanmıştır o!" deyip odaya daldığında Salih düğmelerini ilikliyordu. Kardeşine bakıp "Desturun yok mu lan senin?" dedi. Yamaç onu sallamayıp Hilal'e bakarken Hilal de uyanmıştı gürültüden doğrulup üstünü düzelttikten sonra o da Yamaç'a baktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çukur One Shots
FanfictionNe yaptığımı sorgulamayın, Çukur Fandom'ın buna ihtiyacı var.