Zaman : Salih'in evden kovulduğu bölüm sezon dörtte
Selim, Cumali'yle Salih'in kavgasının ortasında gelmiş arada kardeşine destek atmıştı. Cumali, Salih'i kovduğunda Selim; kardeşinin sözleriyle gözlerinin hiç uyuşmadığını görebiliyordu. Dudakları gülüyor, ona inanmadığını söyleyen sözler sarf ediyordu ama gözlerinde korku vardı. Zar zor yerini kazandığı evden kovulmak istiyordu.
Salih Saadet'e bakınca Selim "Salih'i kovarsan bir değil iki kardeşini de kaybedersin abi." dedi kendinden emin bir sesle. Cumali ona bakıp "Bana ne çocuk." dedi. "Gitsin, o Yamaç'la buna ihtiyacım yok." Selim gülümseyip ikiliye yaklaştı. "Yamaç'tan bahseden kim?" Salih neler döndüğünü anlamış ve "Selim, yapm-" dese de Selim onu susturup "Salih'i suçladığın her günah benim de ellerimde abi." dedi. "Değil mi? Kahraman abimin kanı benim de elimde."
Cumali burnundan soluyup gözlerini kaçırınca Selim bağırarak "Yüzüme bak!" dedi. Cumali sertçe kardeşine döndü. Selim başını salladı. "Öyle mi? Öyle. Benim yardımım olmasaydı, Salih bi bok yapamazdı Çukur'a. Yani eğer onu kovacaksan yıllar önce yaptığı ve affedildiği şeyler için, beni de kovacaksın." Cumali bir şey demeyince Selim "Ha eğer Yamaç yüzünden kovacaksan, beni de." dedi. Salih ona hafif bir gülümseme ile bakarken Selim "Çünkü ben ailemi korumak için öyle bir yükün altına giren adamdan nefret edemem." dedi. "Yamaç'ın karşısında durduğum günler oldu ve bu, hayatımda yaptığım en zor şeydi muhtemelen. Ben daha da onun karşısında durmam."
Cumali başını salladı. "Siktirin gidin lan o zaman." Salih omzunu silkti. Selim de aynısını yaptı. "Valla bize uyar. Değil mi kardeş?" Salih başını salladı. "Seninle Cehennem'e kadar kardeş." Selim gülümserken onları izleyen kızına baktı. Gururla babasını izliyordu. Selim "Karaca, kızım, ev sana emanet." deyince Cumali sinirle "Höst çocuk. Ben kim oluyorum?" dedi. Selim tek kaşını kaldırıp abisini süzdü. "Valla artık ben de bilmiyorum."
***
Salih ve Selim arabayla ilerlerken Salih sessizliği bozup "Bunu yapmana gerek yoktu Selim." dedi. Selim ona bakmadan "Vardı Salih." dedi. "Sanki bütün suç seninmiş gibi yapmalarından bıktım. Biz birlikte sıçtık." Salih başını salladı. Selim "Yamaç'a götürsene beni." deyince Salih gülümsedi. "Götürüyorum zaten kardeş." Selim ona baktı gülümseyerek. "Bir kere de aklımı okuma lan." Salih omzunu silkti. "İstemsizce yapıyorum."
Salih'in götürdüğü yere vardıklarında Selim "Oğlum hamamda ne işimiz var?" dedi. Salih "Valla bizim Yamaç'la buluşma yerimiz burası." dedi. Selim "Manyaklar ya." dedi ve Salih'i içeriye doğru takip etti. Ayrı odalarda soyunup peştemallerini aldıklarında hamama girdiler. Yamaç göbek taşında gözleri kapalı yatıyordu. Sqlih bağırarak "Uyan bakalım rakenrolcu!" dedi ve Yamaç'ın sıçrayarak gözlerini açmasına sebep oldu. "Sana süprüzüm var."
Yamaç oflayıp "Ya kayıp düşseydim Salih ya!" derken Selim "Bir şey olmazdı hadi hadi." dedi. Yamaç Selim abisine bakarken Salih gülümsüyordu. "Biz bi bok yedik Yamaç ya." Yamaç oturup "Abi..." dedi Selim'e bakarak. "Ne oldu? Ne?" Selim musluğun yanına oturup "Çok şey oldu be Yamaç." dedi. "Cumali abim bizi kovdu."
Yamaç güldü. "Ne?" Salih Selim'in yanındaki öbür musluğun yanına oturup "Hee." dedi. "Kovirem dedi kovdi." Yamaç gülmeye devam ediyordu. Gülüşü durulduğunda "Yok ya." dedi ve Salih'i işaret etti. "Hadi seni anladım." deyip Selim'e döndü. "Sen ne alaka?" Selim omzunu silkti. "Valla siz ikiniz böyle sıçıp sıvayıp üstüne bir de çiçekler çizdiğiniz için hep..." Salih Selim'in sözlerine gülmüştü. "Dedim ki sizi koruyacak bir salağa ihtiyacınız olur. Ben olayım dedim o salak."
Yamaç gülümseyerek abilerine bakarken Salih "Ağlama lan sakın." dedi. Yamaç omzunu silkti. "Teşekkürler. Yanımda olduğunuz için." deyip hıçkırdı. Selim tasa doldurduğu bir miktar suyu Yamaç'a attı. Yamaç üstüne gelen suyla afallarken Selim "Abin ağlama dedi ya Yamaç." dedi. "Biraz laf dinle." Yamaç gülerek akmaya hazır göz yaşlarını sildi ve "Tamam tamam. Abi sözü dinliyorum." dedi. Salih hemen onu işaret edip "Valla abi dedi duydum!" dedi heyecanla ve Selim'e döndü. "Sen de duydun değil mi lan? Abi dedi!"
***
Üçünün hamam sefası bitince Yamaç "Yalnız dediğim gibi. Erdenetleri bitirecek bir şey bulmalıyız." dedi. Salih kabininden "Yamaç'cığım sen kimlerle konuştuğunun farkındasın değil mi? Üç yıl öncesini de hatırlıyorsun?" dedi. "Amina bile koruz biz." Selim gömleğini iliklerken "Salih haklı Yamaç." dedi. "Kentlerden öğrendiğimiz bir şey varsa o da kalelerin en güzel içten fethedildiğidir. Bir plan kurup hallederiz."
Yamaç kabinden başını çıkartıp giyinen abilerine baktı. "Kent?" Salih başını salladı. "Beyefendimisin oğullarıyla çalışıyorduk ya Yamaç. Emrah ve Nazım?" Yamaç şaşkınlıkla ona bakarken "B-Başka bir Kent'e ihtiyacınız olur mu?" dedi. Selim saçlarını düzeltirken "Yamaç üçü de öldü ya." dedi ama Salih anlamış ve Yamaç'a bakmıştı. "Yardım eder mi ki?" Selim ikili arasında neler döndüğünü anlamayıp onlara bakarken Yamaç "Eder sanırım... Yani... Neden etmesin?" dedi. "Ben istersem belki."
Selim "Ne- Ne oluyor ya?" dedi. "Bana da söyleyin." Yamaç "Abi, Baykalsın bir çocuğu daha var." dedi. Selim "Hay sikerler ama bu ne ya?" derken Yamaç güldü. Salih "Bizim peder gibi işte Selim." dedi. Yamaç "Abi, kızın adı Efsun." dedi. Selim "Peki neden sen istersen bize yardım edermiş?" deyince Salih gülmeye başladı. Yamaç "Abi şey..." dedi. "Biz onunla şeyiz ya..." Salih dayanamayıp "Beyefendimisin kızıyla yatıyor Yamaç Beyimiz." dedi. Selim küçük kardeşine dönüp "Oha. Oha Yamaç." dedi. "Sen de mi?"
Yamaç son cümleyi duymayıp utanarak kabinine geri dönerken Salih Selim'n yanına gitmişti. Kolundan tutup kardeşini döndürdü ve "Sen de mi derken?" dedi. Selim kolunu kurtarıp "Yok ya." dedi. "Lafın gelişi işte." Salih sırıtıyordu. "Ha. Lafın gelişi. Yani senle Nazım hiç-" Selim Salih'in kolunu cimcirince Salih gülmeye başladı. "Biliyordum!"
Selim "Sus ya." dedi. "Yamaç duyacak." Salih "Aman. Duysa sanki bir şey değişecek Selim." dedi. "Söyle bence." Selim somurtup "Sonra tamam mı?" dedi. "Erdenetleri halledelim. Sonra." Salih başını salaleken Yamaç da giyinip çıkmıştı. "Gelin sizi Efsun'la tanıştırayım."
Yamaç önde ikisi arkada arabalara giderlerken Selim Salih'e bir bakış attı.
Bu Efsun... Abileri gibi değildir, değil mi lan?
İnşallah değildir kardeş, yoksa sıçtık.
'Ello!
Şimdi ben Varsel playlisti yapmış masum masum onu dinliyordum ama sonra dedim ki Varsel yazayım. Öyle işte...