Normale göre kısa ama bence net...
Yamaç hayalet gibi geziyordu insanların arasında. Evden çıkarken Cumali abisi aldığı çantada ne olduğunu sorsa da Yamaç'ın bırakın cevap vermeyi, ağzını açmaya mecali yoktu. Verdiği kayıplar arasında en çok bu koymuştu ona.
Salih'i kaybetmek imkansız geliyordu ona. Onlar bir yolunu bulup hep bir araya gelirlerdi çünkü. Onlar birbirini affederdi, kıyamazlardı birbirlerine. Ama şimdi affedilecek bir durum yoktu, kimsenin yapabileceği bir şey yoktu. Yamaç'ın yapabileceği bir şey yoktu.
Salih'in tabutu Çukur sokaklarında ilerlerken Yamaç onu omzuna akacak gücü bile kendisinde bulamıyordu. Sanki alırsa gerçekliğini kabul etmiş olacaktı. Bitecekti inkarı. Yamaç bunu istemiyordu. Sanki Salih bir köşe başından çıkıp ona gülecek ve "Nasıl kandırdım seni!" diyecekti.
Cumali, Yamaç'ın bu halini görmezden gelmeye çalışsa da başaramıyordu. Evet, bunun Yamaç'ı etkileyeceğini biliyordu ama kanlı canlı izlemek bu durumu onda fiziksel acıya neden oluyordu. Akın'ın da Cumali'den iyi yanı yoktu. Babasından sonra Salih amcasını kaybetmek mahvetmişti onu. İlk başlarda inkar edip Salih'ten nefret etmeye çalışdıysa da Salih'le Selim arasındaki benzerlik göze batıyordu. Ve Akın kabullenmişti. Babasının ölümünden sonra onu babası gibi bile görmeye başlamıştı hatta. Karaca bunu rahatça söyleyebiliyordu, Akın içinden "Keşke fırsatım varken söyleyebilseydim." diye geçirdi.
Saadet oğlunun elini sıkı sıkı tutuyordu. Ağlamamaya çalışsa da evden çıktığı anda kuruyan göz yaşları gözlerinin kızarıklığına çare değildi. Damla her an onun yanında durup onu tutuyordu. İdris, ailesindeki sessizliği görüyordu. Babasına olanların farkındaydı. Ama nedense duygularını bir şekilde de olsa göstermeye korkuyordu. Masal ve Asiye ne döndüğünün farkında bile değillerdi. Aslında onlar bir bakıma şanslı bile sayılırdı. Hiç Salih amcalarıyla doru düzgün vakit geçirmeye fırsatları olmamıştı. Cumali biraz da bu yüzden pişmanlık duyuyordu. O üç yıllık kavga ne saçmaydı. Salih'le geçirebileceği üç yılı boş yere heba etmişti. O anları geri alabilmek için neler vermezdi şu an.
Mezarlığa girdiklerinde Yamaç ayaklarının geri geri gittiğini hissedebiliyordu. Bunu yapmak istemiyordu. Bir sevdiğini daha oraya gömmek istemiyordu. Hayır. Meke'nin uzattığı küreği ilk Cumali kapmıştı. Toprağın birazını kazdıktan sonra Yamaç'a baktı. Yamaç gözlerini kazılı topraktan ayıramıyordu. Hayır, Salih'in orada olmasının hiçbir anlamı olmazdı ki.
Yamaç nihayet abisine bakınca Cumali ona sarıldı sıkıca. Yamaç yıkılmamaya çalışsa da bütün ağırlığını bırakmıştı. Çantanın elinden kayıp gittiğini hissedebiliyordu. Hemen kendine gelip çantanın içindeki kırılmasın diye yere bıraktı ve Cumali'den ayrıldı. Küreği ondan alıp abisinin bıraktığı yerden devam etti. Birkaç saniye sonra Akın küreği almak için yaklaştıysa da Yamaç'ın gözü hiçbir şeyi görmüyordu sanki. Sinirle toprağı kazıyordu. Öfkesini ondan çıkartıyordu sanki. Cumali elini Akın'ın omzuna koyarak geri çekti onu.
Yamaç dikkatsiz ve sinirli sinirli toprağı kazarken içindeki duyguları koparıp atmak istercesine bağırdı. Ayakları artık onu taşıyamayıp bırakırken Yamaç da ayakta kalmak için çabalamadı. Küreği elinden bırakıp yere düştü sadece. Hıçkırırken kazılı toprağa baktı. Bu çok yanlıştı. Salih'i bir daha göremeyecek olması çok yanlıştı. Onunla bir daha ne Erbaa'ya ne de o göl kenarına gidemeyecek olmaları yanlıştı. Ormanlarının tadını çıkartamayacak olmaları yanlıştı.
Cumali Yamaç'ın yanına gidip onu kaldırırken Akın devam etti kazmaya. Diğer herkes ondan sonra sıra sıra devam ederken Yamaç bakmamaya çalışıyordu. Bu mezar onların çok gelgitini görmüştü. İlk kez burada adıyla seslenmişti Salih'e. Babamın oğlu demişti. İlk kez burada hayalleri hakkında konuşmuşlardı. Kimse onu Çukur'a bile sokmazken Salih gelip onu burada savunmuştu bir ordu adama karşı.
Tahtalar yerleştirilip Salih oraya gömülürken Yamaç olanları bir film gibi izliyordu. Salih neredeyse hiç görülmeyecek kadar toprak atılınca Akın küreği ona uzattı. Yamaç alıp küreği sıkıca tuttu. Sanki ayakta kalmak için onu kullanıyordu. Bütün topraklar atılıp bittiğinde Yamaç hocanın dua okumaya başladığını duydu. Onu takmayıp yere bıraktığı çantasına gitti. Çantayı alıp fermuarını açarken Salih'in mezarının yanındaki boşluğa ilerliyordu. Cumali bir yandan duasını okuyup bir yandan da Yamaç'ı izliyordu. Efsun'un da gözleri ondaydı.
Kocasının mahvolacağını biliyordu. İlişkilerini sakladıkları zamanda bile Salih hakkında konuşmayı kesmezdi ki Yamaç. Yamaç çantadan dikdörtgen şeklindeki mermeri çıkartınca Efsun nefesinin kesilmeye başladığını hissedebiliyordu. Ama bölmedi onu.
Yamaç elindeki mezar taşına bakıp anılarına gülümsemeyi denedi. Ama ne ruhundan ne de içinden geliyordu bu. Gülümsemek sanki artık bir lükstü. Salih varken alışkanlık olan bu basit eylem, artık Yamaç'a zor ve uzak bir anı gibiydi. Yamaç Salih'in yanındaki boşluğa mezar taşını yerleştirdi. Ayakta kalacak kadar toprağa battığından emin olduktan sonra çekilip uzaktan baktı.
Yamaç Koçovalı
1989 (tahmini)
2018 (kesin)Yamaç ailesinin gözlerini üstünde hissedebiliyordu. Hatta sadece ailesi değil oradaki herkes ona bakıyordu. Yamaç onları umursamadan hocaya baktı. "Burası benim tamam mı? Beni de abimin yanına gö..." Hoca ne diyeceğini bilemezken Yamaç dengesiz adımlarla indi mezarlığın yokuşundan. Nereye gittiğini bilmeden sokağa ilerlerken arkasından yaklaşan adım seslerini duyabiliyordu.
Yamaç sinirle kim olduğuna bakmadan arkasına döndü ve "Gelme peşimden!" diye bağırdı. Efsun bununla durmuştu. Yamaç ona bakıp çaresizlikle "Gelme." dedi daha kısık bir sesle. Efsun onu sallamadan ona yaklaştı. Yamaç yıkılmak üzere olduğunun farkındaydı. "Gelme..." diye sayıklarken Efsun onu yakaladı ve ikisini de yere oturttu. Yamaç onun göğsüne yüzünü saklayıp sarsıla sarsıla ağlarken Efsun onun saçlarını okşadı. "Geçecek sevgilim." Yamaç başını iki yana salladı. "Ben ölene kadar geçmeyecek."
'Ello!
Bugün ağlatasım geldi. Öyle bi pisliğim. Evet. Yey. Ama gerçekten böyle bi sahne istiyorum. Bence beni Çukur senaristliğine almalılardı ama işte... neyse.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çukur One Shots
FanfictionNe yaptığımı sorgulamayın, Çukur Fandom'ın buna ihtiyacı var.