HilVar 4 & VarCum 2 // Bende Kalan Şarkıların Var

173 11 67
                                    

Ön bilgi: Yücel Yücel yok, ikinci sezon, kuzular gittikten sonra, Sena da kaçırılmadı, ailemiz tam ve mutlu, ha bir de Saadet Salih'le o tatlı eve hiç kaçmadı, hiç hamile kalmadı, Salih de vazgeçti, Salih'le evlenmedi, İdris bebemiz de yok.


Salih, ailesi ile bahçede kahvaltı ederken birden evin büyük bahçe ve avlusunun ötesinden bile duyulan sesiyle bir araba geçmişti. İlk başta masadaki kimse umursamamıştı bunu elbette ama araba bir daha, bu sefer yüksek sesli bir şarkıyla geçince İdris masanın başından kötü kötü sesin geldiği yere bakmıştı. 

Araba üçüncüde gene geçince İdris "Ulan ben sizi, sabah sabah-" diye ayaklanmaya kalkmıştı. Solunda oturan Cumali babasını durdurup, karşısında oturan Salih'e baktı. "Sen dur baba, Salih'le ben bakarız. Hadi." Salih başını salladı ve oturduğu yerden kalktı. O ikisi Cumali'yle kapının önüne yürürken Salih arabanın çaldığı şarkıyı mırıldanmaya başlamıştı. Dile dolanan güzel bir şarkıydı. Sertap Erener'in Eurovision kazanan o güzel şarkısı: Every Way That I Can.

Cumali de ona eşlik ederken kapının önüne varmışlardı. Salih elleri ceplerinde "Oğlum aldınız mı o magandanın plakasını?" dedi. Muhtemelen piyasa yapan salak bir gençti. Onu iki hırpalar, bırakırlardı. 

"Maganda falan ayıp oluyor Vartolucum."

Salih kulağına tanıdık ses ve yüreğine tanıdık o tonla irkildi. Korkarak sesin geldiği yöne baktı. Arabasından inen kadın gülümseyerek ona ilerliyordu. "Günaydın. Kahvaltı ettin mi? Bildiğim çok güzel bir yer var."

Cumali bu kadının kim olduğunu ve neler döndüğünü anlamazken Salih "Sen neden buradasın?" dedi. Kadın bozulmadan "Sevgilimi ziyarete gelemez miyim?" deyince Cumali "Kimi, ney?" dedi, Salih'e baktı. "Ne diyor bu kadın?"

Salih, onu duymayarak kırgın gözler ve kızgın sözlerle konuştu. "Sevgili falan değiliz biz. Sen git kocan olacak herifle sevgili ol."

"Ha evet o konu. Konuşmamız lazım o konuyu. Yemin ediyorum hiçbir suçum yok."

"Ne demek-" diye yükselse de Salih sonra sakinleşip olay çıkarmadan parmaklıklara ilerledi, kadın da ona yaklaşmıştı. "Ne demek yok Hilal?" dedi Salih sinirle. "Ne demek yok? Gitmişsin evlenmişsin herifin biriyle."

"Suçum yok ya..."

"Hilal!"

"Karama ne oldu? Tamam kızmayacağım artık, söyle ne olursun."

"Hilal lütfen git, neden buradasın sen?"

"Sevgilimi görmeye geldim."

"Ben senin sevgilin değilim!" dedi Salih sinirle. Hilal'e kızgındı. Yamaç'ın onu tıktığı mahzenden çıkınca ilk işi Hilal'i sordurmak olmuştu. Kadının nişanlandığını öğrenince ilk başta bunu gene abilerinin bir oyunu sansa da daha sonra kadının da rızası olduğunu öğrenmişti. Dünyası başına yıkılmıştı. Hilal'in acısından kaçmak için Saadet'e gitmişti ama o kapı da yüzüne kapanınca vazgeçmişti aşk işlerinden. 

"Öylesin!"

"Değilim ya!"

"Öylesin diyorsam öylesin Sadettin, delirtme beni!"

"Lan-"

İkisi de dik dik birbirine bakarken Hilal birden yüzünü yumuşatmış, tatlı bir sesle "Akşam boş musun?" demişti. "Çok güzel bir restoran biliyorum. Senin sevdiğin gibi alabalık yapıyorlar."

Salih sinirleri bozulup gülerken ya sabır çekti. "Kızım sen bana bela mısın? Ayrıldık biz, sen beni aldattın ve bitti, bu kadar, finito. Hadi canım, git artık."

Çukur One ShotsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin