MihRis 1 // Yeniden de Sevebiliriz

98 8 103
                                    

Çukur yaş konusunda bok gibi olduğu için ben gene liste bırakıyorum buraya. Ona göre okuyun. İlk sahnedeki yaşları bu. 

İdris 36

Mihriban 27

Cumali 18

Kahraman 16

Selim 7

Salih 7

Yamaç birkaç aylık


Genç kadın elindeki çiçekleri zaten üstü demetlerle dolup taşan mezara bırakırken düşünmeden edemedi, ya burada yatan ben olsaydım, o zaman o da benim için çiçek getirir miydi? Ama zannetmiyordu. Onu bırakın, kimseye bir zararı olmayan bir bebeği bile önemsemeyen Sultan Koçovalı, kocasının dostunun bir mezarı bile olmasına izin vermezdi.

Titreyen bir şekilde nefesini verdi. "Ben... beni hep kapından kovdun ama... olsun. Allah'ın rahmeti seninle olsun Sultan." dedi. "Yapacağım şeyi biliyorsun, yapmak zorundayım, oğlum için zorundayım."

Mihriban baş örtüsünü düzeltip mezarlıktan giderken oğlunun okul çıkış saatine yaklaştığını fark etti. Eve gitmeden oraya yürüdü. Salih okuldan çıkarken annesini görünce koşmuştu hemen. Mihriban eğilip oğluna sarıldı sıkı sıkı. Onun güzel saçlarını okşayıp gıdısını öptükten sonra gülümsedi. "Okul nasıl geçti prensim?"

"Çok güzeldi anne, Sadiş'le resim yaptık, o harfini öğrendik."

"Aferin size bakalım." dedi genç kadın gülümseyerek. El ele sokakta yürürlerken Mihriban ilk defa bu kadar özgür hissediyordu. Kasım bir hafta önce yapabileceği en büyük salaklığı yapmış ve içip içip Koçovalıların evine dadanmıştı, denilene göre "O kadını başıma sen bela ettin!" diye bağırıp silahındaki mermileri Sultan Koçovalı'ya boşaltmıştı gün ortasında. Kasım'ı oracıkta öldürmüşlerdi ama Sultan kurtulamamıştı.

Ama nihayet özgürlerdi. Salih ve Mihriban nihayet özgürlerdi. Tabi, Kasım'dan kalan paralar bir gün bitecekti ve Mihriban'ın çalışması lazımdı. Bu akşam Salih'i Saadetlere bıraktıktan sonra eski çalışma yerine gidecekti. Kızlara soracaktı.

Akşam çökünce yolladı Salih'i ve gitti o gazinoya. Arkadaşları onu kapıda karşılamışlardı. İkisi de kollarına girip onu kulise götürürken heyecanla Salih'in nasıl olduğunu soruyorlardı. Henüz Kasım'la evlenmede önce Mihriban Salih'e aylarca burada bakmıştı kızların yardımı ile. Her biri ayrı ayrı seviyordu o çocuğu. Mihriban onlara oğlunu anlattıktan sonra işe ihtiyacı olduğunu söylemişti. 

Kızlar, Mihriban için bir iş düşünürken genç kadın da oturmuş çayını içiyordu sıkıntıyla. Bu ortamı hiç özlememişti. Gözleri gazinonun masalarını gezerken onu görmüştü. İdris elinde çoktan bitmiş bir rakı kadehi ile önüne bakıyor, yalnız bir şekilde oturuyordu. Gazinonun yanıp sönüne kırmızı ve mavi ışıkları altında tanınması aslında zordu ama Mihriban zifiri karanlıkta bile tanırdı sevdiği adamı.

Gene ona dalıp giderken gözleri İdris sanki izlendiğini fark etmiş gibi başını kaldırıp etrafına bakınmıştı. Gözleri bir saniyeliğine de olsun buluşurken arkadan biri gelmiş ve İdris'in masasına oturmuştu. Adamın dikkati karşısındaki geçmişti böylece. Mihriban gelenin Emmi olduğunu anladı, Paşa'nın o çirkin yüzünü asla unutmazdı.

Kızlar yanında fikir yürütürken Mihriban dayanamayıp kalktı, merakla ama dinlediğini belli etmeyen bir şekilde masanın etrafından yürüdü. Tek bir şey duymuştu Emmi'den: "Yamaç durmadan ağlıyor, uyumuyor İdris. Kimse çare olamadı. Gel artık eve."

Çukur One ShotsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin