Zaman : O hamam sahnesi 😏
Yamaç Salih'e planı ve aklındakileri anlatmıştı. Salih başını sallayıp göbek taşında döndü ve gerinip "Yamaçcım. Madem hamamdayız ve bu sefer üstümüze kitlenmeyecek." dedi. Yamaç kıkırdarken Salih kardeşine döndü. "Bi hamam sefası yapak mı yav? Valla bak. Hiç yapmadık. Hadi." Yamaç başını salladı ve o da ters dönüp çini dolu tavana baktı.
Salih birden "Oha." dedi. Yamaç ona bakıp "Ne oldu?" dedi. Salih bakışlarını sarışının yüzüne götürüp "Lan seni Erdenetlerin Konağında ne ile besliyorlar?" dedi. Yamaç kendine bakıp anlamadığını belirten bir şekilde başını salladı. Salih gözlerini devirip "Ne ara yaptın bu kasları? İnsan abisine söylememez mi?" dedi.
Yamaç güldü. "Ya. Onlar hep vardı Salih. Abartma." Salih de güldü. Tası eline alıp suya daldırdı ve "Yakışmış ama..." dedi. Salih elindeki tasla suyu başından aşağıya dökerken Yamaç iltifatı özümsemeye çalıştı. Özümsediğindeyse göğsünden ve saçlarından yavaşça su damlaları akan eser dikkatini dağıtmaya başlamıştı. Yamaç dudakları hafifçe aralanmış bir şekilde ona bakarken Salih "Yamacım iyi misin?" dedi.
Yamaç başını salladı. "E-Evet. Sıcak bastı herhalde." Salih gülümsedi. "Sen bi de burada saatlerce kal. Nasıl oluyormuş görürsün." Yamaç birden kötü hissetti. Evet. O zamanlar düşmanlardı ama yine de... Yamaç Salih'in yanına oturarak "Özür dilerim." dedi. Salih ona bakıp "Sorun değil Yamacım. Yıllar geçti üstünden. Sorun değil." dedi. Yamaç başını salladı.
Salih "Gel sana da su dökeyim mi?" dedi en masum haliyle. Yamaç bunun düşüncesiyle kızarırken "O-Olur." dedi. Salih suyu döküp Yamacım saçlarını karıştırırken gülümsüyordu. Yamacın gözleri kapalıydı. Salih ikinci tası dökerken birden içindeki bir şey onu durdurdu. İçindeki o ufak lanet olası ses ondan bir şey yapmasını istiyordu ama yapamazdı Salih değil mi? Saçmalayamazdı. İkisinin erkek olmasını geçtim ikisi de kardeşti. Yani sadece baba tarafından ama... Hem Nehir vardı, ve o adını bilmediği kız, Sadiş vardı, oğlu İdris-
Salih'in düşüncelerini dudaklarındaki baskı bölmüştü. Yamaç Salih durunca gözlerini açmış ve gizli bir açlıkla dudaklarına bakan Salih'i bulmuştu karşısında. O da bir anlık cesaretle onu öpmüştü.
İkisinin de ağzı kapalıydı. Dudakları hareket etmiyordu. Sadece dokunuyorlardı. Yamaç ayrıldığında korkuyla ona baktı. "Salih ben ö-" demeye kalmadan Salih onun yanaklarını tutmuş ve yine kendine çekmişti. Bu sefer ikisi de neyin ne olduğunun farkındaydı. Yamaç titreyerek dudaklarını araladığında Salih'e hareket etmek için yer açılmıştı.
Yamaç büyük bir istekle karşısındaki adamı öperken Salih içten içe durması gerektiğini biliyordu. Ama yine de o içindeki küçük parça kontrolü ele almıştı. Nihayet ayrıldıklarında Salih alınlarını birleştirdi. Yamaç burnunu onunkine sürtüp "Salih..." diye soludu. Salih onun yanaklarını okşayıp "Ne zamandan beri?" dedi.
Yamaç cevap vermeye korkuyordu. Salih yavaşça "Yamaç lütfen..." dedi. Yamaç dudaklarını büzüp "Kardeş olduğumuzu öğrenmeden kısa süre önce. Ben... nasıl oldu neden oldu hiçbir fikrim yok. Sadece..." derken gözleri dolmaya başlamıştı. Salih hemen ona sarıldı. "Hey." dedi elini Yamaç'ın saçlarına geçirip okşarken. "Açıklama yapmak zorunda değilsin. Sevginin açıklamaya ihtiyacı yoktur Yamaç. Yani be-beni sevdiğini ima etmi-" Yamaç sertçe "Tabi ki de seni seviyorum aptal!" dedi.
Salih bir süre sessiz kaldı. Ama gülümsüyordu. Tabi esmerin göğsüne saklanmış olan Yamaç bunu göremeyip en kötü şeyleri düşünüyordu. Salih tutuşunu sıklaştırıp "Ben de seni seviyorum Yamaç." diye fısıldadı. Yamaç aniden başını kaldırdı. "Gerçekten mi?" Salih başını sallayınca Yamaç "Ama ya Saadet-" dedi ama sözleri Salih'in onu yine öpmesiyle kesilmişti. "Saadet'i düşünme şimdi Yamaç. Şimdi değil. Bu an bizim, bırak öyle kalsın."
Yamaç başını sallayıp gene Salih'in göğsüne yaslandı. İkisi de sessizce su sesini dinlerken Salih Yamaç'ın saçıyla oynuyordu. Yamaç de mutlulukla sesler çıkartıyordu. Salih o sesleri duydukça gülümsüyordu.
Bir süre sonra Yamaç "Salih..." dedi. Salih ona bakıp "Efendim Yamacım?" dedi. Yamaç ona daha da sokulup "Sana yaptığım her kötü şey için özür dilerim." dedi. Salih "Yamacım ben senden özür dilemeye kalksam üç gün burada kalırız." dedi. "Lan ben senin... ağabeyini öldürdüm. Bunun için hiçbir özür yeterli olmaz." Yamaç başını kaldırıp ona baktı. "Ben de senin babanı-" derken Salih onun saçlarını öptü. "O sayılmaz."
'Ello!
Biliyorum biraz kısa ama en azından doluydu bence. O hamam sahnesi çok güzeldi. Çok... çok güzeldi. Ve ayıptır söylemesi Selim de crush'ına bir hamamda yürümüştü. Söyliyim dedim. Ehehehhe.
Ve bişey dicem. Oy verin ya da yorum yapın ya. Ben gazla çalışan bir yazarım ha. Spn'den bilmeyenlere diyorum. Neyse. Muah.Sizi seviyorum. Gelecek bölümde görüşürüz. ✌🏻🏳️🌈