Sena sıkıntı ile oturup telefonuna bakarken Sadi "Ara sen Vartolu'yu bir bakalım, o bu saatte uyumamıştır." dedi. Genç kadın iç geçirip Anıl'a bir bakış attıktan sonra bir daha aradı Vartolu'yu. Bu sefer telefon açılmıştı. "Efendim yenge, Yamaç rüyasında beni gördü de aramaya mı utanıyor?"
Sena yutkundu. "Şey... ben senin verdiğin malı sahibine teslim ettim ama... seninle de görüşmek istiyorlar."
"Ne malı? Ne? Sen iyi misin? Sesin kötü geliyor neredesin sen?"
"Ben... geleceksin değil mi? Konum atıyorum."
Vartolu Sena'ya cevap verecekken Yamaç'ın o yanan depoya girdiğini gördü. Bunun sonunu görmesi lazımdı, Yamaç'ın oradan sağ salim çıktığını görmeden buradan ayrılamazdı. "Kim çağırıyor beni?"
"Sadi..."
"Sadi... Tamam, ver telefonu ona Sena sen."
Sena telefonu titreyen elleriyle adama uzattı. Sadi telefonu alınca "Vartolu?" dedi biraz da inanamayarak.
Vartolu başını salladı. "He üstüne bastın, kaldır ayağını." dedi. "Şimdi, Medet'i gönderiyorum. Medet gelene kadar o kıza bir şey olursa seni bizzat ateşe verir çığlıklarını dinlerim, anlıyor musun?"
"T-Tamam ağam."
Telefon kapanmadan Sadi geri uzattı Sena'ya. Genç kadın telefonu gene kulağına götürünce Vartolu hemen "Medet gelecek. Önce Medet'le konuş, ne olduğunu anlat çünkü ne malından bahsettiğinden zerre haberim yok. Haberim varmış gibi davran, Medet'le konuş ve sonra o seni çıkartacak oradan tamam mı?" dedi hızla. "Daha sonra konuşacağız biz de."
"Tamam."
Yaklaşık on dakika sonra Medet içeri girmişti. Gözlerinde Sena'nın o güne kadar görmediği bir sertlik vardı. Adam ilerleyip Sena'ya baktı, o zaman kibarlaşmıştı yüzü. "Sena Hanım Abla, konuşalım."
"Biz konuşacağız diye çağırdık seni Medet." dedi Sadi.
Medet ona döndü. "Ağa önce yengenle konuş dedi. Ağadan iyi mi bileceksin?" dedi buz gibi bir sesle. Sadi yutkunup susmuştu, öfkesi ve kırılan gururu yüzünden belli oluyordu.
Medet ve Sena odadan çıkınca Sena daha fena titremeye başlamıştı. Medet endişe ile "İyi misiniz Sena Hanım Abla?" dedi. "Ne oldu? Bunlar kim? Ne malı?"
"Be-Ben... bir kilo mal istemiştim ya. Vartolu önce olmaz demişti de sonra Remzi onu ikna etti. O malı getirdiğim adamlar bunlar."
"Remzi..." diye tısladı Medet. Başını salladı. "Tamam, al anahtarı, plaka 34 VRT 49. İçine bin, ve beni bekle. Kimse sana bir şey yapamayacak."
Sena başını sallayıp koşarak inince Medet odaya geri girdi. "Mal bizden, ağa lütfetti, size bir kilo verdi. Sena Hanım'ı korkutmamalıydınız ama."
"O kız ağanın neyi ki?"
"Sana ne ulan, neyiyse neyi, sana ne?"
"Tamam abi, merak ettik sadece. Bilseydik Vartolu'nun öyle güzel yavrularla mal dağıttığını bedavadan, daha önce isterdik."
Medet yüzünde tek mimik olmadan silahını çekip adamı omzundan vurdu. "Bir daha Sena Hanım ya da ağam hakkında böyle konuşursan ikinciyi kafana sıkarım."
Sadi omzunu tutup inlerken Medet Anıl'a baktı. "Yürü sen de." Kıvırcık adam korkarak ayaklanmıştı. "A-Abicim, benim hiçbir suçum yok..."
"Yürü!"
Anıl Medet'in önüne düşmüştü. Üçü de arabada olunca Medet yönünü Çukur'a kırdı. Yolculuklarında Sena olanları baştan sona anlatmıştı. Korku dilini çözmüştü adeta. O anlatmayı bitirince Medet dikiz aynasından Anıl'a bakmıştı. Anıl'ın da dili çözülmüştü hemen. Zaten yüksek iradeli biri asla olmamıştı. Medet olayı anlayınca iç geçirdi. Abisine tuzak kurulmuştu resmen ve bu tuzakta yanan Sena olacaktı gelmeseydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çukur One Shots
FanfictionNe yaptığımı sorgulamayın, Çukur Fandom'ın buna ihtiyacı var.