Koçovalılar 5 // Efyam Slayer Karaca Koçovalı

848 36 82
                                    

Not : Evet. Efyamcılar s.ktirip gitsin. Bu bölüm sizin için değil. Teşekkürler. :)




Karaca Salih amcası ve Akın istedi diye sakin kalmıştı tüm cenaze boyunca. Onlardan tarafa bakmamaya çalışıp derin derin nefesler alıyordu. Ama bu kadının burada, Çukur'da, utanmadan bir de bu mezarlığın başında olması canını sıkıyordu. Amcasının ne olursa olsun yanında taşıdığı tabancasını alıp o Efsun'un alnına tutmak istiyordu. Akın böyle bir isteği olacağını anlamıştı ve çıkmadan önce Karaca'nın giydiği elbiseye ustalıkla sakladığı tabancasını almıştı ondan.

Karaca, Salih amcasının Yamaç amcasının yanında diz çöktüğü görünce onları izlemeye başladı. Belki şimdi barışırlardı. Karaca bazen anlayamıyordu Salih amcasını. Nasıl affedebildiğini bu kadar kolayca... Unutmuş muydu üç yıl öncesini? Nasıl onu kardeşinin cenazesine çağırmadıklarını? Nasıl düğüne davet etmediklerini? O Afganistan'da onlar için canını aslanların önüne atarken nasıl umursamadıklarını?

Karaca bu yüzden hemen güvenmişti Cumali Amca'ya. Bu ailenin dışlananları hep Salih, Selim ve Karaca olmuştu. Ve Amca geldiği gibi onları bir numara yapmıştı. Karaca hayatında ilk defa takdir edilmişti böyle. Babaannesinin kızıp "Erkeklerin işine karışılmaz." dediği günleri hatırlıyordu. Artık Karaca yazıyordu 'erkeklerin işi'nin kurallarını. Hele Salih amcası...

Yamaç amcası Çukur'a geldiğinden beri düşmanlarla savaşmış, belli bir düzen kurmaktansa olan düzeni akmaya zorlamıştı. Ama Salih amcasındaki yönetme yeteneği farklıydı. Belki de yılların getirdiği zorluklar ona bu tecrübeleri kattığından alışkındı adam. Her işi kendi başına düzene koyup yürütebiliyordu. Karaca hayrandı adama doğrusu. Belki bu hayranlıkta ne zaman Salih amcasına baksa, babasından parçalar görmesinin payı da büyüktü.

Karaca sesler yükselince Akın'a baktı. Ama kardeşi başını öne eğmiş Efsun'un yanında kuzu kuzu duruyordu. Karaca sonunda dayanamayıp araya girdi. Karaca'yı gören amcaları biraz olsun sakinleşirken Karaca yılların getirdiği sinir stresten gözü dönmüş şekilde onlara bakıyordu. "Kendinize gelin!"

Salih Karaca'ya bakamayıp başını öne eğerken Yamaç alışmadığı tepkiye şaşkınlıkla bakıyordu. Karaca Salih amcasına bakıp "Amca sakinleş lütfen." dedi ve Yamaç'a döndü. "Sen de sakinleş amca. Cenazedeyiz. Rezillik çıkarma daha fazla." Son cümlesini söylerken gözleri Efsun'a kaymıştı. "Zaten yaptın yapacağını. Onu buraya getirdin."

Salih "Karaca..." dese de arkasından uyarırcasına Karaca "Amca!" dedi. Salih oflayıp ağacın dibine çöktü ve yüzünü elleriyle kapattı. Karaca Yamaç'a dönüp "Buraya yıllar sonra gelip hem kurduğumuz düzeni bozmaya çalışıyorsun. Yetmiyor bir de dalga geçer gibi onu buraya getiriyorsun." dedi Efsun'u göstererek. "Belki de at gözlükleriyle bakıp kanıtsız suçlamalarını amcamın yüzüne haykıracağına koluna taktığın kadının yaptıklarına bakmalısın ha?"

Yamaç gerilerken Karaca içinde ne varsa döküyordu. "Ben sana burada dört tane mezarlık sayarım sırf o istedi diye kazılan." dedi mezarlığı işaret ederek. "Baksana! Benden dedemi aldı! Babanı! Sana yaştırdı bunu! Ya da Kemal abi? Onun ortağı sana sıkacakken önüne atladı diye öldü Kemal abi. Hatırlıyorsun değil mi?" Yamaç yüzünü sıvazlarken Karaca "Baksana amca! Karını aldılar senden! Sena yengemi." deyince Yamaç ona baktı. Salih de başını kaldırmıştı. Herkes kıza bakıyordu. Kimse Karaca'nın bu kadar deşeceğini düşünmemişti.

Karaca gözleri dolarken kısık sesiyle "Benden kardeşimi aldı. Akşın'ımı. Canımın parçasını aldı benden." dedi. "Ve sen de utanmadan o kadını onların mezarının başına getirdin." Kız başını iki yana salladı. "Şimdi bir de yüzün kızarmadan Salih amcamı mı suçlayacaksın? Kafana esti diye. Mantıklı bir açıklaman olmadan. İyi. Bunu yap sen."

"Belki de Çukur'u yönetme şeklin de eğer bu kavgayı çıkartma şeklin gibi olduğu için, o kadar çok ölümüz çıkmıştır." Cumali şaşkınlıkla yeğenine bakarken Yamaç çökmüş gözüküyordu. Karaca "Bakmayın bana öyle. Doğruyu söylediğimi biliyorsunuz." dedi. "Evet, Salih amcamın her zaman söylemeyi sevdiği gibi babama benziyorum. Ama beni es geçmek yapabileceğiniz değil. O kadar da babam değilim. Ve bunu gördüğü için de Amca'ya güvendim, güveniyorum. Belki de burnunuzun dibindeki cevherleri görebilseydiniz bu mezarlar burada olmazdı amca. Babam kaçmaya çalışmazdı bu Çukur'dan. O sırada da yine sizin kıçınızı kurtarmak için ölmezdi."

Salih ağacın dibinden kalkıp yeğenine ilerledi. Elini Karaca'nın omzuna koydu. Karaca ona bakıp burnunu çekti. "Neden? Amca neden Azer ölmek zorundaydı ama o hala hayatta? Neden burada o?" Salih onu kendine çekip göğsüne bastırdı. Karaca sarılışı anında kabul edip o da sarılırken sessizce ağladı. Kimsenin konuşacak hali yoktu. Salih onun sırtını sıvazlayıp saçlarını öptü. "Eve götüreyim mi seni? Dinlen biraz." Karaca başını salladı. "Gidelim."

İkisi daha da bir şey demeden mezarlıktan uzaklaşırken Salih hala destek olurcasına kolunu yeğeninin sırtına sarmış kolunu tutuyordu. Celasun da peşlerine takılmıştı. İkisinde de araba kullanacak hal olmadığını biliyordu. Üçlü mezarlıktan ayrıldıklarında Yamaç Salih'le tartışmaya başlamadan önce oturduğu yere çöktü yine. Ortalık sessizdi. Kimsede konuşacak hal yoktu. Konuşabilseler bile artık diyecek bir şey de yoktu. Yamaç içindeki ateş onu cayır cayır yakıp içten içe bitirirken Efsun dayanamayıp sevdiği adama destek olmak için yanına gidip elini omzuna koydu. Ama Yamaç irkilip omzunu çekmişti. Belki de Karaca haklıydı...




'Ello!

Şimdi biliyorum Efyam istenmişti ama böyle istenmemişti. Evet. Sorry not sorry. Sadece Salih'i savunup Yamaç amcasının ağzına sıçan Karaca en sevdiğim şey ve dün geceden beri aklımda bu sahne. Yazmasam olmazdı.

Çukur One ShotsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin