Koçovalılar 16 // Salih Amcam

158 14 43
                                    

Karaca evin bahçenin bankında uyuyakalmıştı. Gece girdiği çatapat onu yormuştu ama odasına gitmek gelmiyordu içinden. Ev artık onun evi gibi değildi ki. Sena'dan, Akşın'dan, dedesinden, babasından, Azer'den sonra...

Karaca gerinip adının seslenilmesiyle tamamen uyandı. Kaşlarını çatıp gözlerini açtı ve ona seslenen Celasun'a döndü. Celasun ona bakıp "Her yerde seni aradım Karaca, gelip gene burada mı yattın? Hadi yemeğe bekliyorlardır seni. Amcan endişelenmeden..." dedi. Karaca kalkıp Celasun'un yanına gitti ve birlikte eve doğru yöneldiler.

Kapıdan geçerken Karaca hala Celasun'u yemeğe kalmaya ikna etmeye çalışıyordu. Arkadaşını kaçmaya çalışınca elinden tutup "Dövdürtme kendini Celasun, bir tas çorba için amma naza çektin kendini, hadi." dedi ve eve soktu. Kabanını çıkartırken "Amca! Biz geldik!" diye seslendi içeri. "Yemekte ne var?" Karaca ve Celasun içeri girdiklerinde ikisi de kalakalmışlardı.

Karaca sofrada gördüğü insanlara gözü değince istemsizce Celasun'un koluna tutundu. Titrek nefesler alıp verirken "Baba." dedi birden ve koşup babasına sarıldı. Selim şaşırıp ona geri salırken genç kadın ondan ayrıldı gülümseyerek ve dedesine döndü. Ona gidip elini öptü onun da. Hala sandalyesindeki dedesine sarıldı dizlerinin üstüne çöküp. Çukur'un babası bu torununa benzeyen ama o olmadığını bildiği genç kadına sarılırken sofradaki Karaca'ya baktı. O da şaşkındı. 

Karaca nihayet dedesinden ayrılıp doğrulsa da eli hala onun elini tutuyordu. Celasun'a baktı gülümseyen ve ağlamaklı yüzüyle. "Rüya görüyorum ben?" dedi. Genç adam başını iki yana salladı, o da Akşın'a bakıyordu. "Sanmıyorum Karaca be de görüyorum çünkü."

Genç kadın da Akşın'a bakarken güldü. "Zaman yolculuğu falan mı yaptık bu ne?" dedi. "Ay baksana çok küçüğüz."

Daha genç olan Karaca ona anlamayarak bakarken öbürü "Salih amcam?" dedi istemsizce. Son üç yılda hayatında ne iyi gitse Salih amcasına göstermişti ilk ve o esmer adam her seferinde aynı ilgi ile dinlemiş, aynı şekilde mutlu olmuştu onunla. 

İdris kızın elini sıkıp "Onu buldunuz mu?" dedi. "Siz... benim aklım almıyor kızım ama gelecektenseniz... Salih oğlumu buldunuz..?"

Karaca birden dedesinin bilmediğini fark etti. Vartolu'nun Salih olduğunu bilmiyordu. Yamaç amcasına baktı. Ama onun yüzünü ne zaman görse aklına Efsun geliyordu, Efsun'un karnındaki bebek ve Azer geliyordu, onun mutlu mutlu yeni evlerinde çocuk odasını gösterişi geliyordu. Yamaç ona bu mutluluğu çok görüp kendisine almıştı, hiç kimseye hesap de vermemişti. 

Celasun arkadaşının aklından geçeni anlayıp "Yamaç abi sen... Kasım'ı buldun mu?" dedi. 

"Buldum."

"Güzel, alalım, amcama götürelim o zaman Celasun." dedi Karaca. Dedesine döndü. "Ben... geleceğim dede, söz geleceğim ama... önce Salih amcama yardım etmem lazım."

"Kızım eğer Salih annesinin katilini öldürmek istiyorsa ben kendi ellerimle teslim ederim onu, hem artık ona da ihtiyacımız yok, sen nerede ve kim olduğunu biliyorsun." dedi İdris Koçovalı ayaklanırken. Karaca, Celasun'a baktı. Ama arkadaşı omzunu silkmişti, karar onundu.

"Dede... ben götüreyim."

"Karaca... sen hangi zamandan geldin kızım?"

"2024..."

"Yedi yılda ne değişti bilmiyorum ama dedeye karşı konuşulmaz." dedi yaşlı adam sertçe. 

Karaca başını öne eğdi. Ardından kaldırdı. "Ne değiştiğini söyleyeyim dede: ben değiştim. Değiştirdiler beni. Sonra ben de benimsedim. Salih amcamla Çukur'u da değiştirdik merak ediyorsan... artık silah patlamıyor, herkes huzurlu, İstanbul'un hatta bırak İstanbul'u, Marmara'nın en güçlüsü biziz."

Çukur One ShotsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin