Zaman : İlk sezon, o yangından kurtarma şeysi
Yamaç ambulansta gözlerini açtığında zar zor Paşa ve Vartolu'nun konuştuğunu duyabiliyordu. Yangını kimin çıkardığından konuşuyorlardı. Mahalleden çocuklar Paşa'yı çağırdığında ve Paşa gittiğinde Yamaç doğruldu. Vartolu ona göz ucuyla bakmıştı. "Beni sen kurtarmışsın. Teşekkürler."
Vartolu önemsiz bir şeymiş gibi omzunu silkti. Yamaç "Neden?" diye sorunca Vartolu sırıttı ve ona döndü. "Belli değil mi babamın oğlu?" Yamaç derin bir nefes alıp verdi ve ambulanstaki hemşireye dönüp "Bize biraz izin verir misin?" dedi. Zaten Çukur'un hastanesinin hemşiresi olan çocuk durumun gerginliğinin farkındaydı ve hemen indi. Bununla Yamaç uzanıp ambulansın kapılarını kapatmıştı.
Vartolu ona bakıp "Ne yapıyorsun?" demeye kalmadan Yamaç kendini serumdan kurtarmış ve ona eğilmişti. Vartolu bununla gerileyip sırtını ambulansın kenarına verirken Yamaç ona ilerlemeyi bırakmadı ve kucağına oturdu. Vartolu kaşlarını çatıp "Yamaç dışarıda ins-" derken Yamaç dudaklarını onunkilere bastırıp lafını kesti. Vartolu hiç vakit kaybetmeden Yamaç'ın beline sarılıp onu daha da kendine çekti ve öpüşüne karşılık verdi.
Yamaç'ın yumuşak dudakları önceki öpüşmelerindeki gibi tatlı değildi bu sefer. Buhar olarak verilen ilacın ve hala tam temizlenmeyen isin tadı vardı. Ama Vartolu hiç de şikayetçi değildi. Onun sıcaklığını yeterdi şimdilik. Nefesleri kesilip ayrıldıklarında Vartolu daha gözlerini açamamıştı. Yamaç onun üstündeki etkisine gülümsedi.
Vartolu alt dudağını yalayıp "Bu neydi şimdi?" dedi. Yamaç ellerini onun boyununa çıkartıp "Hiç." dedi. "Beni kurtardığın için teşekkür ediyorum sadece." Vartolu ellerini Yamaç'ın belinden yavaşça kalçasına indirirken "Bunun yeterli bir teşekkür olduğundan emin değilim Yamaç." dedi. Yamaç cevap olarak sadece gülmüştü.
Genç olan Vartolu'nun isten dolayı kirlenen yüzüne baktı uzunca. Gözlerinde bir ateş yanıyor ve yüzünde bilmiş bir gülümseme tutuyordu kucağında oturduğu adam. Yamaç sağ elini onun boynundan çekip saçlarına daldırdı. Darmadağın olmuşlardı. Her zamanki gibi geriye atılmış ve limonla yapıştırılmış değildi. Yamaç bu saç stilini daha çok sevdiğine karar verdi.
Vartolu'nun saçını okşamaya devam ederken "Saçlarını hep böyle bırakmalısın. Bırak yüzüne düşsünler, böyle daha çok yakışıyor sana." dedi. Vartolu güldü. "Yok, hiç benlik değil." Yamaç ona başını yana eğip baktı. Vartolu da iç geçirip "Yani... bir ara öylelerdi ama Vartolu olduğumdan beri hiç öyle kullanmadım. Böyle olduklarında bana Salih'i hatırlatıyorlar." dedi. "Ve onu hatırlamak istemiyorum."
Yamaç, Vartolu'nun saçlarında gezen elini onun yanağına yerleştirdi ve "Bence sana Salih olmak da daha çok yakışıyor..." dedi sessizce. Ardından gözlerini onun gözlerine dikti. O kara gözlerde bir meydan okumanın saklı olduğunun farkındaydı. Cümlesini bitirmesini bekliyordu. Yamaç ondan gelen hiçbir meydan okumayı bugüne kadar geri çevirmemişti. Şimdi de çevirecek değildi. "Bence hep Salih olmalısın."
Vartolu ona sıcacık bir gülüş sundu. Yamaç bir an başarılı olduğunu düşündü. Vartolu yüzünü onun açık boynuna yaklaştırıp burnunu omzuyla ensesinin birleştiği yere dayadı. Derin bir nefes aldıktan sonra ellerini onun kalçasından çekip biriyle sırtına sarıldı diğeriyle de Yamaç'ın ensesindeki saçları yavaşça okşamaya başladı.
Yamaç, Vartolu'nun ıslak ve sıcak dudaklarını boynunda hissettiğinde gözlerini kapatıp inlememek için kendini zor tuttu. Vartolu öpücüklerini Yamaç'ın çenesine kadar yavaş yavaş çıkarırken Yamaç'ın yavaşça kontrolünü kaybettiğini far edebiliyordu. Kulağının arkasına attığı dil darbesiyle Yamaç daha fazla dayanamayıp hafifçe inlemişti.
Vartolu, Yamaç'ın tamamen kendini ona bıraktığını fark edince kumral saçlarında dolaşan eliyle sertçe saçlarından tuttu ve çekti. Yamaç anında gözlerini açıp bu sefer acıyla inledi ve ona baktı. Vartolu'ysa gülümseyip "Ucuz bir denemeydi kabul et." dedi. "Kucağıma oturan her kişinin istediği yapsaydım bugün burada olmazdım Yamaç'cığım."
Yamaç ona sinirle bakarken Vartolu güldü. "Ne? Kıskanıyorum deme sakın. Senden öncesi olduğunu biliyordun. Sonrası olacağınında." Yamaç saçlarını ondan kurtarıp somurtmaya devam etti. Vartolu boşa çıkan elini Yamaç'ın çenesine getirip nazikçe baş parmağı ve işaret parmağıyla tuttu. "Ben de biliyordum bunu senin için. Siktir, ilk yattığımızda senin evli olduğunu da biliyordum Yamaç."
Yamaç burnundan soluyup "Öyle." dedi. "Yine de yüzüme vurmana gerek yok değil mi?" Vartolu hmm'ladı. "Evet." Esmer olan burnunu yine Yamaç'ın boynuna götürüp derin bir nefes aldı. "Ama söylediklerimi yanlış anlama Yamaç. Sana duyduğum saygı bambaşka. Diğer düşmanlarım benden kurtulmak için, ya da benimle ortak olabilmek için kızları, kardeşlerini kullanırlardı. Sen direkt kendin geldin, araya başka birini sokmadan."
Yamaç başını iki yana salladı. "Seninle ortak olmak ya da senden kurtulmak için bunu yapmama gerek olmadığını biliyorsun. Sadece eğleniyoruz burada." Vartolu başını salladı. "Bak haklısın. Dışarıda düşmanım, içeride de sadece yattığım bir adamsın ve bununla hiç sorunum yok." Yamaç, onun kalbini kırmaya çalıştığının farkındaydı. İşe yaramadığını söylemek istese de bu bir yalan olurdu. Yine de bunu Vartolu'ya belli edip onun o yakışıklı suratında zaferin izlerini görmektense ölmeyi tercih ederdi.
Yamaç gülümsedi. "Kendini bu yalanla mı avutuyorsun Salih?" Vartolu'nun suratı anında değişmişti. "Deme şunu bana." Yamaç dudaklarını büzdü. "Neden? Odanda dediğim zamanlarda sorun etmemiştin." Vartolu anılarla titreyip "Ama şu an odamda, ya da o hücrede, ya da arabamda, ya da-" derken Yamaç "Gerçekten seviştiğimiz her yeri sayacak mısın?" dedi bezginlikle.
Vartolu sırıttı. "Neden? Uzun sürmesinden mi korkuyorsun? Yetişeceğin bir yer mi var?" Yamaç iç geçirdi. "Neden şu dünya umurumda değil, sen de değilsin oyunlarını bırakmıyorsun artık? Deşifre edeli çok oldu seni. Vazgeç artık." Vartolu başını iki yana salladı. "Madem deşifre ettin babamın oğlu. O zaman vazgeçmeyeceğimi de biliyorsun."
Yamaç omuzlarını düşürdü. "Biliyorum. Ama denemekten zarar gelmez." Vartolu başını salladı. "Eğer her seferinde böyle deneyeceksen hiç itirazım olmaz, haberin olsun." Yamaç güldü. Ona sinirliyken ve kafasını kırmak isterken bile bir şekilde başarıp onu güldürebiliyordu.
"Hadi dışarıdakiler meraklanıp kapıyı çalmadan biraz daha..." Vartolu sanki bu teklifi bekliyormuş gibi yine Yamaç'ın dudaklarına saldırdı. Öpüşmeleri ilk ateşiyle devam ederken Vartolu'nun telefonu çalmıştı öpüşmenin ortasında. Yamaç onun omuzlarını tutup ayrıldı dudaklarından ve alnını alnına yaslayıp soluklandı. "Eğer arayan Medet'se, yemin ediyorum..."
Vartolu onun sinirlenmesine gülümseyip telefonunu cebinden çıkardı ve "Evet o." dedi. Yamaç oflayıp "Her anın arasına giriyor ya. Bak senin eski evde de aynısını yaptı." dedi. Vartolu gözlerini devirip "Seni zaten çocukluk evimde sikmezdim Yamaç, Medet bir şeyi bölmedi." dedi. Yamaç ellerini ondan çekip kollarını göğsünde bağladı. "Hemen de Medet'ini savun."
Vartolu "Yamaç, bak o seni kıskanıyor, sen onu kıskanıyorsun, yeter. Saadet bu kadar yapmıyor ya." dedi. Yamaç somurtup "Celasun hakkında da konuşalım mı biraz ya? Malum yanında ben varken sana aşık olan herkes hakkında konuşuyoruz." dedi. Vartolu onun dudaklarına kısa bir öpücük kondurup "Tamam tamam, kıskanma." dedi ve telefonu açtı. "Ne var Medet?"
"Hayır meşgulüm Medet... Evet iyiyim... Tamam, tamam çocuklara söyle geliyorum." Vartolu telefonu kapattığında "Gitmem lazım." dedi kısaca. Yamaç "Pisliğin tekisin." dedi ve onun kucağından inip sedyeye geri oturdu. Vartolu kapıyı açarken ona sırıttı. "Biliyorum. Ama sen de bunu seviyorsun."
'Ello!
Ne yaptığımı ben de bilmiyorum ama enemies with benefits çok tatlı oldu bunlara. Ben sevdim. Alın finalden önce acık mutlu olun. Fragman ebenizi s.kmiştir.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çukur One Shots
FanfictionNe yaptığımı sorgulamayın, Çukur Fandom'ın buna ihtiyacı var.