HilVar 8 // Sen Evlisin

114 9 110
                                    

Önbilgi: sikimin keyfi, Celo öldü ama Karaca ölmedi. Çünkü Karaca akıllı bir kız ve Salih amcasına ispikledi hemen Amca'yı.

Salih yarasını tutarken Medet'e baktı. "Medet... bizim güvenli evlerden... yedi numarayı hatırladın mı oğlum?"

"Evet abi neden?"

"Oraya gidiyoruz, ordu lazım bizi korumaya ve benim toplayacağım bir borç var."

Yamaç onu tutup "Hadi Medet nereye istiyorsa oraya. Orada sana bakacak birileri var mı bari abi?" dedi. 

"Var var, nemrudun kızı var." dedi Salih gülümserken. acısına rağmen. Bu lafı duyunca Medet ve Murtaza bakışmışlardı. Murtaza ona eğilip "Abe Saadet yenge de burada farkındasın değil mi?"dedi sessizce. Salih başını salladı. Bir şey demedi. Başını kaldırdı. "Oraya gidiyoruz Murtaza."

Arabayı Cumali kullanıyordu, yanındaki Medet yolu tarif ediyordu ve arka koltuktaki Salih'in yarasını Yamaç tutuyor, Murtaza yanlarında oturuyordu. Yolda giderken Salih birden "Abi dur!" dedi. Cumali durmuştu panikle. "Ne oldu? İyi misin? Hastaneye süreyim mi?" dedi arkasına dönerek. Salih baygın gözlerle başını iki yana salladı. "Yok yok, şurada çiçekçi var gördüm." dedi ve cebinden para çıkartıp Murtaza'ya uzattı. "Git karanfillerden bir demet al gel hadi. Eli boş gitmeyelim."

Murtaza kaç yıllık arkadaşına o an şaşkınlıkla bakabilmeyi çok isterdi ama hayır, tanıyordu Vartolu'yu, şaşıramıyordu. Cumali şaşırıyordu ama. "Ne saçmalıyorsun sen, sürüyorum ben." deyip önüne dönecekken Salih uzanıp kapıyı açtı ve Murtaza'yı attı arabadan. "Karanfil alacaksın!" diye seslendi. Esmer adam bıkkınlıkla Cumali'ye dönüp "Almazsam olay çıkartacak, bırak alıp geleyim." dedi.

Yamaç kollarındaki abisine bakıp "Ya sen delirdin mi?" dedi. "Niye çiçek alıyoruz biz? Kime gidiyoruz?"

"Nemrudun kızına." dedi Salih gülümseyerek. "Yıllardır konuşmadık oğlum, özür için elimde bir demet çiçek olsun bari, ayıp."

"Abi ya bizi kovarsa?" dedi Medet dayanamayarak.

"Kovmaz."

"Ama ya kovarsa?"

"Kovamaz."

Medet gene soracakken Murtaza gelmişti. Arabaya biner binmez Cumali kapı kapanmadan gaza basmıştı gene. Salih Yamaç'a yaslanıp elinde çiçekle oturan Murtaza'ya baktı. "Daha büyüğü yok muydu?"

Adam sinirle ona dönüp "Vartoli bak şimdiye kadar sana tek bir kötü söz söylememişem ama bana burada küfür ettirme ailene, ucu bana da dokunuyor!" dedi. Salih sırıttı. 

Nihayet eve yaklaştıklarını görünce Salih "Geleceğimizi haber verelim ya." dedi ve telefonunu çıkarttı. "Medet açsana şunun medyasını." dedi. Cumali kardeşine bakıp oflarken Medet tuşa basmıştı. Salih bağladığı telefonundan bir şarkı açtı, eski günlerdeki gibi.

***

Hilal Sanrı, yıllar sonra İstanbul'a geldiğinde aklında elbette sevdiği adamın intikamını almak vardı Çukur'dan. Ama şu an değil, şimdi değil. Daha yeniydi İstanbul'da. Güçlenmeden, isim yapmadan saldıramazdı Çukur'a. Olmazdı. bu yüzden susuyor ve işini yapıyordu, kızıyla ilgileniyor, kocasına tahammül ediyordu. Eski kocası olacaktı zaten yakında. Bu eve o yüzden geçmişti. Kendi evine çıkana kadar burada, anılarla dolu bu evde kalacaktı.

Hilal, yeni evinde kızını yatırdıktan sonra salonunda bir şeyler içip kitap okumak için otururken birden dışarıdan yüksek sesle bir şarkı duyulmuştu. Kadın kaşlarını çattı.

Endamın yeter
Gözlerin yeter
Uğramasın sana
Ne hüzün ne de keder

Kalbim senden, senden vazgeçmeyecek
Korkma, içimde aşkın hiç bitmeyecek
Eğer istersen sonsuza dek sürecek
İnan bu adam hep seni, seni sevecek

Çukur One ShotsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin