Selim gözlerini açtığında Çukur'daydı. Yanında trençkotlu onun yaşlarında bir adam duruyordu. "Merhaba Selim Koçovalı. Cennet'e hoşgeldin." Selim anında yattığı topraktan kalktı ve trençkotludan uzaklaştı. "N-Ne? Ne saçmalıyorsun? Cennet? Ben-"
Trençkotlu ellerini kaldırıp "Sakin ol. Sana zarar vermeyeceğim." dedi ve ona doğru bir adım attı. "Adım Castiel. Tanrı'nın bir meleğiyim. Ve Tanrı, sana Cennet'i tanıtmak için uygun olduğumu düşündü." Selim yutkunup "Öldüm yani? Ciddi ciddi öldüm." dedi. Castiel başını salladı. "Evet. Şimdi iznin olursa sana senin için özel tasarlanan cennetini tanıtayım."
Selim başını salladı. Castiel ve Selim toprak araziden çıktıklarında yürümeye başladılar. Castiel "Öncelikle görebildiğin gibi Cennet ve Cehennem gerçek. Seni buradan izlediğimiz kadarıyla Cehennem'e gideceğini düşünüyordun. Ama yeni sistemimiz daha iyi olduğu için senin aslında kötü biri olmadığının farkında." dedi. Selim güldü. "Bir sürü adam öldürdüğümü biliyor değil mi sisteminiz? Aileme ihanet ettiğimi? Gay ol-"
Selim'in aniden susmasıyla Castiel ona baktı ve hafifçe gülümsedi. "Hepsinin farkındayız Selim. Ben de bir melek soykırımı yaptım. Sevdiğim adam için aileme ihanet ettim ve onun için de öldüm. Ama bak, hala buradayım." Selim şaşkınlıkla ona baktı. "Nasıl-" derken Castiel "Başka bir zaman anlatırım. Çoooook uzun bir hikaye." dedi.
Selim başını salladı ve sokaklarda yürümeye devam etti melekle. Castiel "Burası senin cennetin. Herkesinki farklıdır. Bazıları tek bir cenneti paylaşır. Ruh eşleriyle ya da aile bireyleriyle." dedi. Selim onu durdurup "A-Aile bireyleri derken?" dedi. Castiel "Beni izle." diyip Çukur'un gerçekçi yapay sokaklarında ilerlemeye başladı. Selim geçtiği yerlerde ölen insanları evlerinin içinde görüyordu. Celasun'un babası ve kardeşiyle karşılaşmıştı yolda hatta.
Selim Cas'e bakıp "Şey. Bir şey sorabilir miyim?" dedi. Castiel başını salladı. "Elbette. Sorun nedir?" Selim "Ailem benim gay olduğumu bilmiyor. N-Ne olacak şimdi?" dedi. Castiel ona güven verici bir şekilde gülümsedi. "Merak etme. Homofobi, transfobi ve ırkçılık insanlara özgüdür. Onların ruhlarına değil. Buradaki kimse kimseyi kim olduğu için ya da kimi sevdiği için yargılamaz." Selim başını salladı. "Harika."
Koçovalıların evine vardıklarında kapıyı onlara İsa açmıştı. Biraz ilerlediklerinde Kemal'i bulmuştu gözleri Selim'in. Kemal onu fark edip bahçeden bağırdı. "Abim!" Selim daha tepki bile veremeden Kemal üstüne atlayıp ona sarılmıştı bile. Kemal "Abi seni gördüğüme çok sevindim. Yani öldün diye değil, ölmene sevinmedim ama burada olmana-" derken Castiel "Kemal? İstersen izin ver de turu tamamlayalım." dedi. Kemal "Ha pardan melek abi. Ben Selim abiyi görünce şey oldum. Siz buyrun buyrun..." dedi.
Castiel ve Selim Koçovalıların köşkünün arka bahçesine girdiklerinde Selim bir an ağlamak istedi. Akşın ve Acar bahçede futbol oynamaya çalışıyorlardı. Kahraman ve Necdet mangalın başındalardı. Kahraman gene abarta abarta etleri Necdet'in tuttuğu tabağa koyuyordu. İdris, Paşa ve hoş bir kadın çember halinde oturuyorlardı. Sena da onlara doğru ilerliyor ve kahveleri getiriyordu. Sena da onların yanına oturmuştu kahveleri dağıttıktan sonra. Castiel elini Selim'in omzuna koydu. "Ailen burada Selim."
Selim burnunu çekip göz yaşlarını sildi. "Teşekkür ederim." Castiel başını salladı. "Şimdi, kendi cennetime gitmem lazım. Eğer bir sorun olursa bana dua edebilirsin." Selim bir şey daha diyemeden Castiel ortadan kaybolmuştu.
Selim ufak adımlarla ağabeyine ilerledi. Onu fark eden Kahraman ayağa kalktı. "Lan!" Selim bir an korksa da Kahraman gülerek ona koşmuş ve ona sıkıca sarılmıştı. Onu biraz sarsıp "Aslan parçasına bak be! Koçuma bak be. Nasıl öldüğünü izledik oğlum. Aslansın sen." dedi. Selim hafifçe gülüp "Heh. Teşekkürler." dedi. İdris arka taraftan "Kahraman. Bırak çocuğu. Dinlensin biraz." dedi. Kahraman "Tamam baba tamam." dedi ve kardeşini bıraktı. Sırtına iki kere vurduktan sonra Selim'in babasının yanına gidişini izledi.
Selim, Paşa ve babasının yanına vardığında hemen babasının elini öptü. Sena o sırada ona bir sandalye daha çekmişti. Selim ona oturunca Paşa ve İdris onu soru yağmuruna tutmuşlardı. Sonunda Sena "Ay baba yeter. Kahraman abiye dedin ama sen sıkıyorsun şimdi Selim'i." dedi. Selim ona gülümsedi. "Teşekkürler Sena."
Sena "Yani benim de bir sorum var." dedi. Selim ona bakıp "Yamaç'la ilgili? Sor hadi." diyince Sena "O beyinsiz hergeleye hiç kimse mi korunması gerektiğini anlatmadı? Prezervatif? Doğum kontrol hapı? Aynı anda iki kadını nasıl hamile bırakabilir?!" dedi sinirle. Yanlarında oturup sohbete o ana kadar katılmayan kadın "Aslında Sena'cığım. Babasının kim olduğunu düşününce pek de şaşırmıyor insan." dedi. Sena ve Paşa buna gülerken İdris "Mihriban söylenecek şey mi bu şimdi?" dedi.
Selim şaşkınlıkla "Miriban? Sa-Salih'in annesi?" dedi. Kadın başını salladı ve omuzlarındaki şalı düzeltti. "Evet Selim. Oğlum mezarıma geldiğinde sık sık senden bahseder. Seni çok seviyor." Selim gülümsedi. "Ben de onu." Selim gerçekten çok şaşkındı. Mihriban'ı o ana kadar hep ikinci kadın olarak gören gözleri bu kadının güzelliği karşısında büyülenmişti sanki. Ve dikkatli bakılınca Salih'ten parçalar seçebiliyordu. Gülüşü aynı oydu mesela.
Sena yavaşça Selim'e doğru eğilip elini adamın dizine koydu ve fısıldadı. "Selim. Odana çık bi. Senin için bir sürpriz var." Selim kaşlarını çatıp başını salladı ve müsaade isteyip kalktı. Odasına giden merdivenleri çıktıktan sonra odasına girmişti. Ama odada yalnız değildi. Bir çift kahve göz ona bakıyordu tanıdık olmayan bir sevgiyle.
"C-Celal?"
Celal ona gülümseyip "Kahra- Yani... Selim. Seni ne kadar özledim bilemezsin." dedi ve ona sarıldı sıkıca. Ensesinde uzamaya başlayan saçlarını okşarken Selim ani sevgi gösterisiyle şoka girmişti. "Celal?" Celal ondan ayrılıp "Selim..." dedi ve elleriyle adamın yanaklarını tuttu. "Hey, sana kızgın değilim. Burada kaldıkça seni daha çok tanıdım. Bana s-sıkmanı anlıyorum. Tamam mı?"
Selim bozulan sinirleriyle ağlamaya başlarken Celal gülümseyip ona geri sarıldı ve sırtını sıvazladı. Selim sakinleşene kadar sarılı kalmışlardı. Selim buna inanamıyordu. İlk aşkı, öldürdüğü ilk aşkı burada onunla cennetteydi. Ve belli ki ondan vazgeçmemişti. Selim korkarak biraz geri çekildi ve dudaklarını birleştirdi ikisinin. Celal ona yumuşakça karşılık verirken Selim gerçekten mutlu olduğunu hissediyordu.
Kapı çalınınca ayrılmak zorunda kalmışlardı. Akşın başını uzatıp kapıdan "Amca? Enişte? Yemek hazır. Dedem ve babam çağırıyorlar." dedi. Selim başını sallayıp "Geliyoruz Akkız." dedi. Akşın başını sallayıp kapıyı yine kapatınca Selim Celal'e baktı. "Aç mısın?" Celal gülüp "Yani teknik olarak ölüyüm ama evet. Seninle ve ailenle yemek yemekten mutluluk duyarım." dedi.
Selim Celal'in elinden tutup evinin merdivenlerinden inerken hayatında ilk defa... mutluydu.
'Ello!
Selim ölürken ağlayanlar buraya. Bölüm başladığı gibi yazmaya başladım.
Ve Akın sen nasıl bir kralsın??
Sizin ben Salih'e haber vermeyen aklınızı s-
SALİH O CENAZEDE OLMAYI HAK ETTİ!!!
Selim ve Cas, iki barışçıl, iki gay, iki en yakın arkadaşına aşık adam öldü son 30 gün içinde. Zannettiğimizden çok benziyorlar.
Yamaç sen kundakçı ol annem, kimyagerliği bırak.
Umarım bölümü beğenmişsinizdir.