Bölüm adı: "Maximo Adin"
"Sizi kendi soframızda ağırlamaktan onur duyarım, Leydi Valeria. Lütfen arzu ettiğiniz başka bir şey olursa söylemekten çekinmeyin." Nancy'nin beni bu kadar sıcak karşılaması açıkçası garip geliyordu. Neden gereksiz yere beni saraya davet etsin ve üstelik bu kadar kibar davransın ki? İşin içinde bir şeyler varmış ve kullanılıyormuşum gibi hissetmekten alıkoyamıyordum kendimi. Yine de teşekkür ederek yemeğimi yemiş ve tüm aile ile havadan sudan sohbet etmiştim.
Onların küçük bir ailesi vardı. Nancy evin tek ve sevimli kızıydı. Anne ve babasının tüm sevgisini ona verdiği göz önündeydi. Her sözlerinden sonra onun yüzüne bakıp tepkisini bile izliyordular, bir anlığına bu anı hiç yaşamayacağım için kendimi kötü hissedip bir iç çektim. Kont'un karısı bunu farketmiş olacak ki bir sıkıntımın olup olmadığını, geçen seferki olay hakkında sordu.
Bense elimden geldiğince mutlu görünmeye çalışarak olanların dedikodularla tamamen alakasız olduğunu ve şimdi çok daha iyi olduğumu söyledim. Sonrasında yine havadan sudan sohbetler ettik, modumun düşük olduğunu anladığımda izin isteyip ayağa kalktım. Nancy de bana odama kadar eşlik etmek için benimle birlikte kalktı.
Sessizce kolidorda yürüken sessizliği Nancy bozdu. "Seni saraya davet etmemin nedenini merak ediyorsun, değil mi?" Sorusu beni şaşırtsa da belli etmedim. "Aslında, evet."
Birden durdu ve ellerimi avuçlarının içine alıp beni de durdurdu. Gözlerindeki parlak bakış, yüzündeki masum ifadeyle bir yavru köpeği andırıyordu. "Hakkında dolaşan dedikoduları duydum. Şey, aslında ben hastalandığımda benim hakkımda da dedikodular yayılmıştı ve bu yüzden neredeyse hayattan bezmiştim. Sadece senin için zor olacağını düşündüm ve insanların baloda seni görürlerse susacaklarını tahmin ettim. Umarım iyi niyetimi anlarsın, Leydi Valeria."
Bunları söylemesi beni daha fazla şaşırtmıştı. Acaba kurgudaki Valeria için neden böyle bir davetiye göndermemişti? Ya da göndermişti ve Valeria onu red mi etmişti? Buna esas kurguda hiç değinilmemişti. Yan kurguyu tam olarak okumadığım için içimde kendime saydırıp tek elimi Nancy'yin avuçlarından çekip ellerinin üstüne koydum. "Sanırım iyi niyetinden şübhe duyduğum için senden özür dilemem gerek. Bu kadar ince düşüneceğin aklımın ucundan bile geçmemişti. Bunları bana söylediğinde burada olmaktan ne kadar memnun olduğumu anladım."
Tatlı ve parlak bir gülümsemeyle bana karşılık verdi. "Özür dilemenize gerek yok, nasıl anlayabilirdiniz ki? Ayrıca burada olmanın sizi memnun etmesine sevindim." Sonra birlikte odamın önüne kadar gelmiştik. "Bana eşlik ettiğin için teşekkür ederim. İyi uykular!"
Yine tam da ana karaktere has olacak parlak ve göz kamaştırıcı gülümsemeyle karşılık verdi. "İyi uykular!"
Odaya girip yavaş adımlarla pencereye doğru yaklaştım ve kocaman olan ayı izlemeye başladım. Normal hayatta çok küçük görünen ay bir kurguda fazla büyük ve detaylı çizilmiş olmalıydı. Gözlerimin sulandığını farkedince eski hayatımı ne kadar özlediğimi düşünmüştüm. Sera olduğum zamanlar hep böyle bir kurgunun içinde olmayı dilemiş olsam da bunun zor ve ciddi bir şey olacağını düşünememiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
leydi yaşamak istiyor
Historical Fiction"Alın kellesini!" O an son defa yaşamak için bir şeyler yapmaya çalıştım ama ne gücümün, ne de sebebimin olduğunu farkedince kafamı eğip çaresizce bekledim. Ölmek istemiyordum, kesinlikle ölmek istemiyordum...Kendimi bu konuda teselli etmeye çalışsa...