2.0

5.3K 644 142
                                    

Bölüm adı: "Karar"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bölüm adı: "Karar"

Yorum dilenciliği yapsam? Cidden bu beni motive ediyor, eksik etmeyin lütfen yorumlarınızı.

O gece nasıl oldu bilmiyorum ama Maximo gittikten sonra rahatça uymuş, kabus görmemiştim. Büyük ihtimal uyumam için büyü yapıp sonra ortadan kaybolmuştu. Ama şimdi artık Adin Düklüğü'ne geri dönmüş olduğuma göre gidip onunla o geceki yarım kalan konuyu konuşma zamanı gelmişti. Saraya girip odama bile uğramadan Dük'ün odasının kapısına geldim ve muhafızlar kendisininin rahatsız edilmek istemediğini söyleseler de onlara Maximo'ya benim geldiğimi, konuşmak istediğimi söylemelerini emrettim. Aralarından biri son çare içeri geçip dükle konuşup geri gelmiş, benim için kapıyı açmıştı. "Buyurun, leydim."

Bir saniye bile beklemeden hızlı adımlarla içeriye geçtim ve odasındaki koltukta oturup kitap okuyan, ayrıca beni hiç umursamayan Dük'e  yaklaşıp izin almadan önündeki koltukta oturdum. "Bana açıklamanız gereken şeyler var, Dük Maximo!" Oda sessiz olduğu için ayarlamayı unuttuğum sesim çok yüksek çıkmıştı. Dük beni duyunca gözlerini sabır diler gibi kapatıp açtı ve kitabı önümüzdeki küçük masaya bıraktı. "Ben siz anlamışsınızdır diye ummuştum, leydim. Anlaşılmayacak bir şey yok çünkü."

Sabırsızlandığım ve kendisine karşı alışkanlık haline geldiği için göz devirdim, ardından derin bir  nefes aldım. Burnuma odadaki pahalı parfüm kokusu gelmiş, bu gün parfüm kullanmadığımı hatırlayıp içten içe adamı benden daha özenli olduğu için kıskanmıştım. "Bana ne yapmam gerektiğini açık açık söylemediniz, düküm. Daha açık olmanızı rica ediyorum."

Biraz öne eğilip benim aksime daha kısık sesle anlatmaya başladı. "Eğer yaşamak istiyorsanız ve tek engel ailenizse o zaman Kraliyet Sarayı'na gidip Kral Richard'la Dük Alex'in bir isyana otak ve destek olacağı konusunu konuşun. Aynı benim yaptığım gibi, sonra aile üyeleriniz infaz edilecektir. Siz de babanızın kalan parasını ele geçirerek uzak bir yerlere gidip rahatça ömür yaşayabilirsiniz." Bunu önüme geçip çok normalmiş gibi anlatması onu olduğundan daha korkunç biri yapıyordu. Anlattıkları benim yapamayacağım kadar vahşice şeylerdi, yapmayı içimde bir yerlerde istiyor olsam bile insanların hayatları söz konusuydu ve ben elimde  4 kişinin kanıyla 'rahatça' yaşayamazdım.

"Cidden nasıl böyle düşünebilirsiniz? Siz harbiden canisiniz! İnsanların hayatları öyle kolayca alabileceğiniz bir şey değil." Aklımdaki fikirleri kelimelere döktüm ve kaşlarımı çatıp düke bakmaya, cevabını beklemeye başladım. Gözleri hep bir şeyler düşündüğünde olduğu gibi parlıyordu. Duyulan gök gürlemesi irkilip gözlerimi kapatmama neden olmuştu, o sırada da Maximo'nun sesi duyuldu. "Sizden nefret eden bir aile için vicdan mı yapıyorsunuz? Bence onlar sizin canınızı yakarken hiç umursamamışlardı."

"Umursamasalar bile ben bir katil değilim!"

"Yaşamayı arzulamak en doğal hakkınız, o yüzden bu hakkınızı elinizden alanları ortadan kaldırmak bir cinayet sayılmaz." Sanırım bu dünyadaki insanlarla benim geldiğim yerdeki insanların düşünce şekli çok çok farklıydı. Tabi eski dönemde olduğumuz için bunun olması olağandı, ama insan her türlü insandı. Bu eskiden insanların vicdanlarının olmadığı anlamına gelmiyordu.  "Dediğim gibi, sadece canisiniz." 

leydi yaşamak istiyorHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin