Bölüm adı: "Aile"
Bölümde pek bir şey yok ama yorum yaparsanız sevinirimmmm
Medyadaki ses bir karakterin olsa o kim olurdu?
Maximo'nun kıyafetleri olan odadan çıkıp üstümdeki pantolonun eteklerini yukarı çekiştirerek parmak uçlarımda yatağa yöneldim. Dün gece uyuyamadığından onu büyüyle uyutmuştum, sonuçta şimdiye kadar uyanmamıştı. Bir anlık duraksayıp sırtüstü uzanan Max'in masum görünen yüzüne ve dağınık saçlarına bakmış olsam da sonra sırıtıp hızla koşarak üstüne atlamıştım. Gözlerini açıp boş boş etrafa bakınırken bir yandan bilinçsizce kollarımı tutuyor ve güya beni üstünden kaldırıyordu, gözlerimiz keşince genişçe gülümsemiştim. O da aynısını tekrarladı ve ardından kaldırdığı kafasını yastığa bırakıp yeniden gözlerini kapattı.
Yüzündeki gülümseme yavaş yavaş silinirken kaşlarımı çattım, aynı zamanda dirseklerimden destek alarak yükselip onun yüzüne bakmaya devam etmiştim. "Uyudun mu yoksa?" Sinirlenecek belki ama onu uyandırmasını bilirim ben! Yüksek ses yok, şiddet yok... O zaman... "Seni bir daha büyüyle uyutmayacağım." Eğilip yüzüne, gözlerine, boynuna ve dudaklarına öpücükler kondurduğumda bir yandan da uyanması için sesleniyordum. "Ne var Valeria?" Ne var mı? "Uyan artık, çocuklar odaya dalınca görürsün ne olduğunu. Benim gibi uyandırmayacaklar seni, baya bağırıp çağırıp sinir ederler." Eren ve Lisa'yı sık sık saraya uğrayan Max geri döndüğü zaman getirmişti, Sarah sağolsun ben burada olduğum süreçte herşeyleriyle ilgilenmişti.
Max elini belime atıp beni itince sırtüstü yan tarafına düşmüştüm, sonra yan tarafa dönüp elini belime atmıştı. Hala gözleri kapalıydı... "Uyanmayacaksan gidip Eren ve Lisa'yı buraya gönder-" Belimde duran elini kaldırıp ağzımı kapatmış ve bir süre öyle durmuştu. "Kalkıyorum şimdi." Elini çekti ve yan tarafa dönüp kalkıp oturur pozisyona geçti, ardından kalkıp banyoya yönelince ben de kalkıp peşinden gitmiştim. Duraksayıp bana döneceği sırada arkadan üstüne atlayıp kollarımı ve bacakarlımı bedenine doladım. "Ben de geleyim mi? Yardıma ihtiyacın olur belki." Gülüp önce belindeki bacaklarımı sonra kollarmı çözerek beni yere indirmiş, yüzünü de bana dönmüştü. Üstümde kendi gömleğini ve kıyafetini görüp verdiği tepki kaşlarını çatmak olunca gülümseyerek kendi etrafımda döndüm. "Yakıştı mı sence?"
"Çok darmış, sıkar rahatsız olursun." Alay ediyordu... Dudaklarımı büzüp küsmüş numarası yaptım, eskiden olsa boş boş bakardı ama şimdilerde umursamasa daha uzun böyle kalacağımı bildiği için başka bir şey de söyleme gereği duymuştu. "Kendi kıyafetlerinle daha iyisin." Bu da bırak artık her gün kıyafetlerimi giyinip nasıl göründüğünü sormayı demek oluyordu. Gömlek zaten uzun olduğu için kemeri açıp pantolonu çıkardım ve yine etrafımda döndüm. "Geldiğim yerde insanlar böyle giyip dolaşabiliyordu."
"Cidden mi? Çok garip..." diye tepki verince pantolonsuz olduğumu görüp ağzımı kocaman açmıştım. "Zaman tekrarlanmadı!" Maximo tepkime gülüp banyonun kapısını açtı, girmeden hemen önce "Demek ki böyle küçük şeyleri söyleyebiliyormuşsun." demişti. "Çıkınca konuşuruz, sen de üstünü değiştir." Görmese de kafamı olumlu anlamda salladım ve o içeRi geçtikten sonra aynanın önüne geçip kendime bakmaya başladım. "Ah, tatlı görünüyormuşum." dedikten sonra ben de giyinme odasına geçip üstüm değiştirmiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
leydi yaşamak istiyor
Historical Fiction"Alın kellesini!" O an son defa yaşamak için bir şeyler yapmaya çalıştım ama ne gücümün, ne de sebebimin olduğunu farkedince kafamı eğip çaresizce bekledim. Ölmek istemiyordum, kesinlikle ölmek istemiyordum...Kendimi bu konuda teselli etmeye çalışsa...