1.3

5.4K 582 63
                                    

Bölüm adı: "Dük Alex'in teklifi"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bölüm adı: "Dük Alex'in teklifi"

"Şimdi kapının önünde mi o adam?" Şu an onunla karşılaşmak, istediğim en son şey bile olamazdı. Zaten kafam yeterince karışıkken bir de onunla uğraşarak zaman harcamak istemiyordum ve ayrıca ne kadar güçlü durmaya çalışsam da ben de normal bir insan olarak ondan korkuyordum. Her gördüğümde ölme ihtimalim olan bir adamdan korkmam da çok normaldi bence.

"Hayır, leydim. Haber vermek için geldiğimde bahçenin girişindeydiler kendileri." Hızla kapının önüne koşup ellerimi iki taraftan çalışanın omuzlarına koydum. "Babama benim durumumun aniden kötüleştiğini söyleyin. Sorarsa odamda dinleniyor olacağım." Söyler söylemez tabanları yağladım ve buluşma odasından ayrıldım. Koridorda odama doğru koştururken istemsizce kafamı çevirip arkama bakmıştım, bu elbiseyle koşmak zor olduğundan kaçarken yakalanmam mümkündü. Kimsenin olmadığını görüp nefes nefese odamın kapısının önünde durdum ve biraz dinlenip ardından odama geçtim.

"Tanrım, şükürler olsun!" Kendimi yatağa atıp yağan yağmurun ince melodisi eşliğinde düşünmeye başladım. Biraz mantıklı düşününce anladım ki Maximo Adin kesinlikle benim için gelmemişti, evlilik hayalleri kuracak türden bir insan değildi. Muhtemelen babamla konuşmaları gereken bir konu olduğundan babam onu önce eve davet etmiş, gelince görüşme için o odaya aldırmıştı. Gerçi kaçmamın nedeni onunla bir evlilik görüşmesi yapmak istememem değildi, böyle bir görüşme yapmamız söz konusu bile olamazdı. Kaçmamın tek nedeni karşılaşmak istemememdi. 

Elim istemsizce boynumda olan yara izine gitti, bir süre hafifçe okşayıp dudaklarımı büzdüm. "Ölüm korkusuyla yaşamak berbat bir şey..." Bunu söylediğim an sanki gökler beni anlıyormuş gibi şimşek çaktı ve tüm odamı aydınlattı. Artık havalar daha da soğumaya başlamıştı. Sonbaharın sonuncu ayındaydık ve şömineler yakılmaya başlamıştı. Kışın yaklaşmasına rağmen bazen aşırı sıcak günler de oluyordu, bunun nedeni kurguda da böyle günlerin olduğunun yazılmış olmasıydı.

"Sarah!" Tüm gücümle insanların arasından kurtulup öne çıkabilmek için çabalıyordum. Böyle olmak zorunda değildi, benim yüzümden ölecek olması hiç adil değildi. Şu an halkın önünde idam edilmesi gereken kişi benken Sarah kendini benim için feda ediyordu. Onsuz anlamı yoktu, yanımda kalan tek kişisiz bu hayatın anlamı yoktu! Kimse beni umursamıyordu bile, aslında Valeria'nın ben olduğumu söylediğimde bile kimse umursamıyordu... İnsanlar toplanıp ne yaptıklarının bile farkında olmadan bencilce bağırıyordular. "Öldürün pisliği! İdamı haketti! Gebersin!"

Bense sadece sesimi duyurmak, öne çıkabilmek için çabalıyordum. En sonunda nefes nefese kalabalığı yarıp çıktığımda belirgin kelimelerin yerini çığlıklar aldı. Gözlerimi kocaman açıp Sarah'ın bedeninden ayrılan kanına boyanmış kafasına baktım. İnsanlar alkış tutuyor, bense her şeyimi kaybetmiş birisi olarak sadece bakıyordum olanlara. Tek sahip olduğu şeyi de kabeden birisi için ne kadar da acı bir manzara...

leydi yaşamak istiyorHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin