3.4

3.7K 426 145
                                    

Savaş yüzünden kadınların çoğu siyah, ya da koyu renklerde giyiniyor

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Savaş yüzünden kadınların çoğu siyah, ya da koyu renklerde giyiniyor.

Bölüm adı: "Büyücü ve şifacı kadınlar"

Bölümü düzenlemeden atacağım, ilk defa. Hatam bol olacak muhakkak eheheehhehe Kusura bakmayın, bu durumda bölüm yazmam bile mucize benim için.

"Bırakın beni! Onu geberteceğim!" Yine yakınlarından birini kaybeden bir kadının bana saldırdığı günlerden birideydik. Az önce yüzüme attığı sert tokadı umursamamaya çalışsam da söylediklerini düşünmeden, kafama takmadan edemiyordum. Benim için çok mu kolaydı sanki, öyle mi görünüyordu dışarıdan bakınca?

"Benim abim öldü! Bu şıllığın ailesi yüzünden benim abim öldü, inanabiliyor musunuz?! Şuna bakın nasıl da rahat dikiliyor orada! Hoşuna mı gitti ha? Hoşuna mı gitti seni şıllık?!" Onu tutan leydilerin kollarının arasında çırpınıp sinirle bağırıyordu. Tiz sesi tüm koridoru inletmişti. "Bırakın dedim!" Nihayet onu tutan kollardan kurtulmayı başardığında hızla bana doğru adımladı ve tam önümde durup kan çanağı olmuş gözleriyle yüzüme baktı. "Sessizliğin sinirimi bozuyor, yoksa içinden bu halimize gülüyor musun?" Bana vurmakla vurmamak arasında kaldığı kontrol edemediği ellerinden belliyken ben hiç korkmuyordum, ondan ve onun sorularından kaçmaya bile çalışmıyordum. Sorusunun saçmalığı karşısında sadece istemsizce gülüp yüzümü başka yöne çevirerek saklamaya çalıştım, fakat hiç de başarılı sayılmazdım. Güldüğümü gören orta yaşlı kadın yüzüme tükürdü ve bunun ardından kulağıma eğilip her kelimesini bastırarak fısıldadı. "Yaşadığım her gün çok sevdiğin nişanlının gebermesi için dua edeceğim, bakalım o zaman da böyle arsızca gülebilecek misin?"

'Nişanlı' kelimesini duyduğum anda gözlerimi kapattım ve daha çok gülmeye başladım. Bir nişanlım olduğunu mu zannediyordu? 6 aydır tek bir mektup almadığım nişanlımın ölmesi için dua edeceğini mi söylüyordu? Bu benim açımdan oldukça komikti. Sadece onun gibi fısıldayarak, "Belki de artık dua etmene gerek yoktur," dedim ve gözlerinin içine en az onun kadar nefret ve tiksintiyle baktım. "Belki de nişanlım çoktan 'gebermiştir'? Ne o? Olamaz mı?"

Kadın birden afalladı ve geriye doğru birkaç adım atıp ciddi olup olmadığımı sorarcasına yüzüme bakmıştı. Ciddi yüz ifademden cevabını almış olmalı ki susmakla ve kalabalığı yarıp odasına gitmekle yetindi. Ben de bir süre odamın kapısında dikilen kalabalığı izledim ve ardından hiç acele etmeden yavaş adımlarla odama doğru yol aldım. İçeri girmeden hemen önce Sarah ve Nancy'nin yüzüne bakmadan yalnız kalmak istediğimi söylemiş ve kendimi odama atmıştım.

"Ağlama, ağlama, ağlama..." Yatağıma cenin pozisyonunda uzanıp ellerimle yüzümü kapatmış ağlamamaya çalışıyordum. Fakat kendime ağlamamamı söyleyince daha çok ağlayasım gelmiş, böylece göz yaşlarımı tutamamıştım. Hayır, bu hiç de normal değildi. Maximo benim için vazgeçemeyeceğim birisi değildi, onsuz hala devam edebilirdim. Hele onun için bu kadar endişelenip üzülmem hiç normal değildi. Bazen oturup dakikalarca düşünüyordum... Belki de beni böyle üzen, ağlamamı sağlayan şey onun ölmesi değil de bu belirsizlik ve bir türlü atlatamadığım bu dönemdir?

leydi yaşamak istiyorHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin