Bölüm adı: "Acaba siz Valeria Ernest olabilir misiniz?"
Bölüm gereksiz uzadı...
"Bu adam yüzünden ortalıkta rahibe gibi dolanıyorum, çok sinir bozucu!" Sarah boynumdaki mühürü inceleyip aptal aptal sırıtıyordu. Neymiş, güya aşık etmişim kendime adamı, adam da benim hala nişanlımı unutamadığımı öğrenmiş ve bana sinirlenmişmiş. Yalnız durum buysa bile bu aşk değildir sadece takıntıdır! O gece saraya geri dönünce ilk iş kütüphaneye çıkıp bunu araştırmış ve ne anlama geldiğini öğrenmiştim. Eğer yapan kişi mühürü silmezse 3 ay içinde kendiliğinden etkisini kaybeder yazıyordu. 3 ay! Yani ben 3 ay daha rahibe gibi kapalı kıyafetlerle dolaşmak zorundaydım. Ayrıca lükse bak, bununla benim yerimi tespit edebilmiş. Yer değiştirme büyüsünü kullanarak gidebileceği uzaklıktaki yerdeysem beni bu mühürle kolayca bulup direk yanıma gelebilirdi. Bu bana sormadan yapılan çok büyük bir saygısızlıktı!
"Bunları boş ver de... Sen neden benden , bizden Maximo'yu unutamadığını sakladın? Biz bir birimizden bir şey saklamıyorduk hani?" Omuz silkip yatağa uzandım ve gözlerimi kapattım. Yorgun bir gün geçirmiştim ve çocuklar anca uyumuştular. "Sanki sen benden hiçbir şey saklamıyorsun." diyerek geçiştirdim Sarah'ı. Ona neden sakladığımı açıklayamazdım, sadece içimden bir ses 'sakla' demişti ve ben de ona uymayı seçmiştim. Zaten tek sakladığım şey de bu değildi... Bir süre sessizlik olduğunda yanımda uzanan Sarah'a baktım gözlerimi açıp. Kaşları çatık tavana odaklanmıştı, elimi gözlerinin önünde salladım. "İyi misin?" Az önce dönen muhabbete bakılırsa... "Benden sakladığın bir şey mi var yoksa?"
Bakışlarını tavandan ayırıp bana arkasını döndü. "Var." Gözlerimi kocaman açıp merakla ne olduğunu sormak istesem de kendi sakladıklarımı düşünüp vazgeçmiştim. "Olabilir, ne zaman söylemek istersen dinlerim." Zaten benden kötü bir şey saklamazdı o, eminim. Rahatlaması için saçından öptüm ve ben de ona arkamı dönüp yorganı üzerime çektim. Keşke her şeyi anlatıp bu vicdanımı susturabilseydim. "İyi geceler, Valeria." Sesimin titrediğini belli etmemeye çalışarak, "İyi geceler canım." deyip ardından gözlerimi kapatmıştım.
"Sevdin mi Anthonio'yu?" Elimin tersiyle Maximo'nun omzuna vurup masadaki kurabiyelerden bir tane daha aldım. "Benimle dalga geçme, Max." Gülüşünü duyunca ağzımdakini çiğnemeyi bırakıp bir süre nefes bile almadan sessizce onu dinlemiştim. "Bozuk mu kurabiyeler?" Ona bakıp kafamı olumsuz anlamda sağa sola sallayarak gülümsedim. "Sadece gülüşünü dinliyordum, uzun süredir yoksun ya sanki değişmiş gibi gülüşün." Maximo gülümsemeye devam ederken tek elimi yüzüme yaklaştırıp yanağıma koydu. "Ben öldüm galiba, değil mi?"
"Evet, hem de çoktan." Baş parmağıyla yanağımı okşuyorken ben hala gülümsüyordum. "Beni ne zaman unutacaksın?" Elini yanağımdan çekti ve soğuk bir tavırla geri çekildi, bu benim de yüzümün düşmesine neden olmuştu. "Unutmam mı gerek?" diye sormamın ardından uzakta bir noktaya bakarak kafasıyla onayladı. "Ölü adamdan tavsiye mi alacaksın?" Hem kafasını olumlu anlamda sallayıp hem bunu sorması ne kadar mantıklıydı?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
leydi yaşamak istiyor
Historical Fiction"Alın kellesini!" O an son defa yaşamak için bir şeyler yapmaya çalıştım ama ne gücümün, ne de sebebimin olduğunu farkedince kafamı eğip çaresizce bekledim. Ölmek istemiyordum, kesinlikle ölmek istemiyordum...Kendimi bu konuda teselli etmeye çalışsa...