Bölüm adı: "Öldür onları!"
Lütfen satırların arasına yorum yapmayı unutmayın :(
Gözlerimi açar açmaz içinde bulunduğum eski püskü odanın duvarlarına bakıp neler olduğunu, neden şu an böyle bir yerde bulunduğumu düşünmeye başladım. Derin bir nefes aldığımda gözlerim kocaman açıldı ve elim boğazıma gitti. O gün eve dönerken Valeria'nın öldüğü günün anısını hatırlamıştım, o anın dehşeti bir daha gözümde canlanınca hızla oturur pozisyona geçtim. Aklıma çektiğim acılar, hayatımın daha da berbat durumda olduğu vardı. Gelen ağlama isteğiyle odada bir boşluğa bakarken gözyaşlarımın öylece akmasına izin verdim. Akan gözyaşlarım giyindiğim geceliğin yakası ıslatıp damlaların düştüğü yeri daha koyu renge boyuyordu.
Dakikalar sonra ben hala ağlarken dışarıdan ürkek ve ince sesli bir kadının sesi duyuldu."Buyrun efendim, kendisi henüz uyanmadı." Ben hala gözlerimi boşluktan çekmemiştim, o yüzden odaya giren adamın yüzüne bile bakmadım. Odaya kıyafetleri naftalin kokan birisi girmiş ve bana doğru yürüyüp elini gözümün önünde sallamıştı. "Leydim! İyi misiniz?" Bakışlarım önümdeki adama gidince onun beni muayene etmek için Adin Dükülüğü'ne gelen hekim olduğunu anlamıştım. Toparlanmaya çalıştım ve göz yaşlarımı silip boğazımı temizledim. "İyiyim."
İnanmasa bile inanıyormuş gibi yaptı ve yatağın yanında duran tekli koltuğa doğru yürüdü. Elindeki az önce siyah çantasından çıkardığı belgeleri incelerken koltuğa oturdu. Bir süre sonra bakışları hala kağıtlarda olsa da benimle konuşmaya başlamıştı. "Bunu söylemem uygun olur mu bilmiyorum ama bu gidişle kan kaybından ölebilirsiniz, Leydi Valeria." Kağıtları düzenleyerek bana hüzünlü bakışlarla bakmaya başlayan adama bakıp gülümsedim. Belli ki bir hekim olarak hastalığım konusunda yardım edemediği için mahcup hissediyordu ve hastası için endişeleniyordu. "Merak etmeyin, Sör. Bu durum bir daha tekrarlanmayacak." İyi olduğuma inanmadığı gibi bu dediğime de inanmayacağını biliyordum.
"Size daha önce de bu konuda sorular sordum ama hastalığınız hakkında bilgisiz görünüyordunuz. O zaman nasıl böyle emin olabilirsiniz?" Emindim, çünkü Valeria'nın kurgudaki son anıları bunlardı ve bu ilerde bir anı görmeyeceğim anlamına geliyordu. Bunu hekimin önüne geçip de konuşamazdım, zaten hakkımdaki en ufak bilgi bile büyük dedikodulara sebep olduğundan hakkımda bir de delirdiğim konusunda haberlerin yayılmasını istemiyordum. "Bildiğim bir şey olsa size söylememem için herhangi bir sebebim yok, Sör. Sonuçta söz konusu olan sizin değil, benim hayatım." Cümlem ona mantıklı gelmiş olmalı ki pes edercesine kafasını eğdi ve beni onayladı. "Doğru diyorsunuz, leydim." Yine perişan olduğunu, kendini kötü hissettiğini tavırları sayesinde görüyordum.
Odaya çöken rahatsız edici sessizliği bozdum ve dikkatini yayındırmaya çalıştım. "Burası neresi, efendim? Ben buraya nasıl geldim ve kaç gündür buradayım?" Hekimin oturduğu koltuğun arkasındaki iki pencereye ve pencerelerden görünen ağaçlarla evlere baktım. Burası halktan birinin evi olmalıydı. Tahta ve nem kokan, neredeyse hiç mobilyası olmayan bu küçük odadan anlaşılıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
leydi yaşamak istiyor
Historical Fiction"Alın kellesini!" O an son defa yaşamak için bir şeyler yapmaya çalıştım ama ne gücümün, ne de sebebimin olduğunu farkedince kafamı eğip çaresizce bekledim. Ölmek istemiyordum, kesinlikle ölmek istemiyordum...Kendimi bu konuda teselli etmeye çalışsa...