Bölüm adı: "Sadece bir gece"
Medya :(
Bol yorum yazıcam dövmeyin asdkljalskdajskldasmkd
Sarah'la birlikte Kral'ın odasının bulunduğu kata çıkıp Nancy'yi aramaya başlamıştık. Gözlerim Nancy'yi ararken, bir yandan da Terris için bakıyordum. Kral ölürse eğer, bundan sonra olacakları düşünemiyordum bile. Bulunduğumuz kat kalabalıktı, hızmetliler ve soylular, Kral'ın zevceleri etrafta endişe ve korkuyla dolaşıyordular. Bazılarıysa bu durumdan gayet memnun görünüyor, gizlice kıkırdıyordular. Sarah'la kalabalığı yarıp kapının önüne geçemediğimiz için pes etmiş ve öylece beklemeye başlamıştık. Kral'ın durumu kötüleştiği anda Nancy'yi alıp götürmüştüler ve neredeyse yarım saattir ortalıkta yoktu, muhtemelen odada Kral Richard'ı iyileştirmeye çalışıyordu.
Sarah ilk başta Kral öldü diyince kendimi kaybetsem de sonra toparlanıp kendi gözlerimle görmek istemiştim, eğer hala bir umut olmasa buradaki insanlar Tanrı'ya dua edip ağlıyor olmazdılar.
Bir umut var! Kral için de, benim planım ve hayatım için de.
"Yolu açın!" Kral'ın yatak odasının önünden gelen seslerle herkes susmuş, sesin kaynağına odaklanmıştı. "Kral iyi, şifacıyı hekime götürmemiz gerek!" Heyecandan deli gibi çarpan kalbimin üstüne elimi koydum ve dizlerimi kırıp eğilerek derin nefesler aldım. "Tanrım, şükürler olsun..." Kral hala yaşıyordu, Nancy muhtemelen gücünü fazla kullandığı ve yorgun düştüğü için bayılmıştı. O yüzden onun için endişelenmiyordum, daha önce de benzer durumlar yaşadığı olmuştu. Orta yaşlı bir adamın kucağında kalabalığı yarıp yanımızdan geçtiğinde minnettar gözlerle ona bakmıştım.
"Ben onunla gidiyorum." Sarah hemen adamın peşinden koşup yanımdan ayrılınca ben de Kral'la konuşmak için onun odasına yönelmiştim. Kalabalık görevliler tarafından dağıltılmış, zevceler odalarına geri dönmüştü. Görevlilerin hala meşgul olması avantajını kullanarak hızla Kral'ın odasına doğru koşturdum ve açık bırakılan kocaman kapıdan kendimi içeriye attım. "Majeste..." Karşımda Kraliçe Tia, birkaç prenses, prens Terris ve diğer iki zevceyi görmeyi beklemiyordum. Hemen reverans yapıp hepsini selamladım ve kral için endişelendiğimi, onu sevdiğimi söyleyip yırtmayı düşündüm. Kral Richard uyanıktı, yatakta uzanmış olsa da keskin bakışlarıyla beni pür dikkat izliyordu.
"Bu leydi..." dedi, Kraliçe Tia küçümser gibi yüzünü buruşturup bana bakarken. Üç kişinin altına saklanabileceği büyüklükte eteği olan elbisesi, elbisedeki desenler ve elmas taşlar, saç modeli, tacı ve yaklaşınca gelen parfüm kokusuyla 'ben kraliçeyim' diye bağırıyordu resmen. Bu beni cidden küçük ve önemsiz hissettirse de yutkundum ve onun karşısında dik durmaya çalıştım. "O sizin yemeğinizden sorumlu olan leydi." Dönüp endişeli bakışlarla Terris'e baktım, sadece kaşlarını çatıp bana bakıyordu. Yolunda gitmeyen bir şeyler varmış gibi...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
leydi yaşamak istiyor
Historical Fiction"Alın kellesini!" O an son defa yaşamak için bir şeyler yapmaya çalıştım ama ne gücümün, ne de sebebimin olduğunu farkedince kafamı eğip çaresizce bekledim. Ölmek istemiyordum, kesinlikle ölmek istemiyordum...Kendimi bu konuda teselli etmeye çalışsa...