(Temsili)
Bölüm adı: "İki kardeş"
Gökyüzünün bir genç annenin haykırışlarına ses verip yağmurun Rogers Krallığı'nın topraklarını yıkadığı karanlık bir savaş gününde bir bebek doğdu... Tüm aile üyeleri gibi kahverengi saçlı, kehribar gözlerini güzel yüzlü annesinden alan savunmasız bir bebek doğmuştu... Çocuk ilk defa ve içi parçalanırcasına ağladığında gökyüzü de onunla ağladı, hatta o gece gökyüzü hiç susmadı. Çünkü biliyordu, bu o masum, her şeyden saf bebek için ilk ve son olmayacaktı. En iyi gökler şahit olacaktı o kızın kaç yağmurdan sağ çıkacağına...
Ebe bebeği ilk kucağına aldığında kollarına ağır geldiğini düşündü, hatta onu hayatındaki herkes gibi bırakmak istedi o da. Fakat güzel yüzlü kadın, bebeğin annesi bunu hiss ediyormuşçasına, "Valeria," dedi. Hala nefes nefeseydi ve dayanmaya çalışıyordu. "İsmi Valeria olacak..." Kadın, kocası Valerio cepheye çağırıldığı günden beri her gününü onun özlemiyle yaşamıştı. Cevapsız kalan mektuplar, acımasız savaş - bunların hepsi kadının yüreğine yara olmuş, ama kabuk bağlamamıştı. Hala umudu vardı, kocasının döneceğine her zaman bir umut besliyordu.
Her şeyden önce, o umudunu yitiremezdi. O daha yeni adım atıp konuşmaya başlayan bir bebeğin annesiydi ve o bebeğe başka bir kardeş de getirecekti. Sonra savaş bitecek, kocası dönüp karısına ve çocuklarına sarılacak, onların bir daha yalnız kalmasına izin vermeyecekti. İşte, göklerin inlediği o gecede annenin karnındaki bebek doğmuştu. İsmi, gün günden tükenen, sararıp solan kadının kocasının anısına koyduğu bir isim, 'Valeria' olacaktı. Her iki bebeği ona umut olacak ve mutlu sona kavuşacaklardı.
Lakin annenin omuzlarına bir bebek daha doğurmasıyla yeni bir derdin ağırlığı da eklenmişti. "Lütfen Tanrım, bizim kanımızdan olduğu için bir yetenekle doğmasın..." diye dilemişti bebek doğmadan önce de defalarca. Kendisi büyücüleriyle ünlü olan başka krallıktan gelen yabancı bir kadındı, lakin aşk onu en beklemedik anda yakalayıp avucuna alınca avcısına teslim olmak zorunda kalmıştı.
Valerio Wagner'a, hayallerini ve hayatını süsleyen adama teslim olmuştu Yelena. İlk bebekleri doğduğunda öyle mutlu ve huzurluydular ki, bu onlara yıllardır süren Glorya -Rogers savaşını bile unutturmuştu.
Ama kader acımasızdır, bunu asla unutmamak gerek.
İlk doğan bebeğin ismini Sarah koydular, çünkü Sarah 'prenses' demekti ve o bebek zaten annesiyle babasının ilk prensesiydi. Bu çocuğu adet olduğu için ilk defa korka çekine Kahin'in yanına götürdüklerinde, "Savaşçı," demişti ürpertici ses tonuyla. "O kılıç ustası, bu yetenekle doğdu."
Valerio ve Yelena bir yandan ilk bebeklerinin Yelena'nın büyü yeteneğini alıp ailesinden koparılmayacağı için sevinirken, bir yandan doğuştan bir düşmana sahip olan Sarah için üzülüyordular. Yelena, küçücük bebeğinin koluna hüngür hüngür ağlamasına bakmadan dövme yaptırmak zorunda kaldığı günü asla unutmayacaktı, asla! Valerio ise aile geçmişine, Roth ailesiyle olan düşman ilişkilerine lanet okumuştu kızı doğduğundan beri neredeyse her gün. Kızının babasıyla aynı dövmeyi taşıyıp omzunda sorumlulukla yaşaması istediği en son şeydi. O yüzden savaşa gitmeden önce her gün karısı ve kızına tüm sevgisini verdi, nihayet o gün geldiğindeyse sessizce çekip gitmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
leydi yaşamak istiyor
Historical Fiction"Alın kellesini!" O an son defa yaşamak için bir şeyler yapmaya çalıştım ama ne gücümün, ne de sebebimin olduğunu farkedince kafamı eğip çaresizce bekledim. Ölmek istemiyordum, kesinlikle ölmek istemiyordum...Kendimi bu konuda teselli etmeye çalışsa...