"Alın kellesini!" O an son defa yaşamak için bir şeyler yapmaya çalıştım ama ne gücümün, ne de sebebimin olduğunu farkedince kafamı eğip çaresizce bekledim. Ölmek istemiyordum, kesinlikle ölmek istemiyordum...Kendimi bu konuda teselli etmeye çalışsa...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Bölüm adı: "Terris Rogers'ı özledin mi?"
Nihahahah bölümü yine düzenlemedim ve arkadaşımdan önce attım, şimdi gidem de uyuyim.
"Aşk,
Gerçek aşk dedim.
Tehlikeyle karşı karşıyayken hiç korku hissetmememektir,
Çünkü bunu fazlasıyla istiyorsun..."
"Sarah, bunu mu giyeyim şunu mu?" Yatağın üstünde duran elbiselere ellerim belimdeken en az bir saat bakmış olsam da karar verememiştim. "Ne oldu? Nişanlın mı geliyor saraya?" İyi ki aramızda geçen birkaç şeyi anlatmıştık, her konuya Maximo'yu dahil edip dalga geçiyordu. "Ben nereden bileyim gelip gelmediğini, mektuplaşmıyoruz ki." Nihayet favori rengim olan koyu yeşil, kadife kumaştan dikilen elbiseyi seçip aldım. "Bunu giyeceğim, açık renkler giiynmenin iyi seçim olacağını zannetmiyorum." Sarah bilmem kaç dakikadır yazmaya çalıştığı fakat bir türlü sonunu getiremediği mektubunu nihayet bitirmiş ve ben elbiseyi aldığımda o da ayağa kalkmıştı. "Robert beni umursamıyor bu aralar." Elindeki kağıdı kaldırıp havada salladı. "Bundan sonra da umursamayacak mı görelim." Kim bilir neler yazmıştı...
Normalde aşk insanı gibi durmuyordu ama konu oralara gelince de içinden nazlı sevimli birisi çıkıyordu. Ablamı seviyordum, her ne kadar benim ablam olmasa da. "Leydilere verdiğin dersler nasıl gidiyor? Öğrenebilenler var mı?" Bu soruma göz devirip elbisesinin yerde sürünen eteğini eliyle topladı. Elbise ona büyük gekse de garip bir şekilde yakışıyordu da...
"Bir tane yeni leydi katıldı aramıza, kılıçtan korkuyor. Neden geldiğini sorunca da nişanlısının zoruyla olduğunu, bu dönemde kendini korumayı bilmesi gerektiğini söylediğini ve evde çay yudumlarken bundan daha iyi hissettiğini söylüyor. Sinir bozucu... Sanki ben mecbur getirdim gel diye." Onun da işleri kolay değildi anlaşılan, sinirlerini yatıştırmak için "Bu kadar takma kafana, öğrenemiyorsa da boş ver gitsin." dedim. Gerçi işe yarayacağını sanmıyordum ama yine de Sarah'ın yüzündeki sinirli ifadenin silinmesine yetmesi yeterdi.
