...
Bölüm adı: "Maximo'dan son mektup"
Medyadaki şarkının havası o kadar güzel ki... Dinlemeyen bizden değildir argadaş askasdmasmaklsdma
"Ah, sonunda gelebildim..." Zincirlerle kollarından asılı duran Terris'e bakıp buraya kadar bana eşlik eden muhafızlara döndüm ve kibarca gülümsedim. "Biri yalnız bırakın lütfen." İkisi de saygıyla kafalarını eğip bulunduğumuz hücreden ayrılmıştılar. Bense muhteşem ruh haliyle Terris'e doğru adımlamaya başlamıştım, ne de olsa uzun süredir bunun hayalini kuruyordum ama bir türlü fırsat bulamamıştım.
Sürekli dükler, leydiler benimle görüşüp çay içmek istiyordular ve daha yeni Kral'ın kutsamasını aldığım için görüşmeleri iptal edemiyordum. Fakat itiraf etmem gerek, benimle görüşmek isteyenler hiç de bana bayılan insanlar değildiler. Hatta bana saldırmak, laf sokmak için fırsat kolluyordular, ama onlara asla bir fırsat vermemiştim ve vermeyecektim.
Bundan başka Prenses Gabriella'yla birkaç kez görüşmüştük ve çay içmiştik. Kendisine teşekkür etmiş, babasının hastalandığı gün beni savunduğu için minnetdar olduğumu söylemiştim. O kadar kibar ve güzeldi ki, ondan gözlerimi alamıyordum... Kendisi Kral Richard'ın savaşta ona büyük yardımları dokunan arkadaşının ortanca oğluyla nişanlıydı. İlk başlarda annesinin zoruyla nişanlanmış olsalar da şimdi bir birlerinden hoşlanıyordular. Bazen susup bana bakar ve iç çekerdi. Nedenini sorunca Terris'in hala hayatta olmasının onu tedirgin ettiğini söylemişti, bense neden hücrede olan birisi için endişelendiğini anlamıyordum.
İşte şimdi buradaydım, onu tedirgin eden ve bana yaptıklarını bedelini ödeteceğim herifin yanında. Gelip tam önünde durduğumda çömeldim ve baygın olup olmadığını anlamak için kulağına fısıldadım. "Uyuyor numarası mı yapıyorsunuz, prensim?" Bir şeyler mırıldandığını duyunca güldüm ve elimi saçından geçirip kafasını kaldırarak yüzüne baktım. "Duyamıyorum, ne dediniz?"
"Bu-bunu..." Alayla gülerek devam etmesi için kafamı aşağı yukarı salladım. "Ödeteceğim!" Cümlesini tamamladığında tükürüğüyle karışan kanlar çenesinden akmış, bu iğrenmeme neden olmuştu. O yüzden elimi saçından hemen ayırdım ve havada salladım. "Geçen sefer de nişanlımı beceriyordunuz... Hatta ben de tersi olacağını iddia etmiştim, ama bir bakalım ne oldu?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
leydi yaşamak istiyor
Historical Fiction"Alın kellesini!" O an son defa yaşamak için bir şeyler yapmaya çalıştım ama ne gücümün, ne de sebebimin olduğunu farkedince kafamı eğip çaresizce bekledim. Ölmek istemiyordum, kesinlikle ölmek istemiyordum...Kendimi bu konuda teselli etmeye çalışsa...