1.5

5.3K 593 116
                                    

Bölüm adı: "Maximo'yla yemek"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bölüm adı: "Maximo'yla yemek"

Gözlerimi açtığımda benim için dün akşam hazırlanan odada, yatakta rahatça uzanıyordum. Yani kanlı canlı hala hayattaydım ve nefes alabiliyordum. Ya da belki de ölmüştüm ve cennetteydim, Maximo Adin'in benim hayatta kalmama fırsat vermesi ölmemden daha korkutucuydu.

"Hanımım, dinlenin lütfen." Yatağımın yanındaki sandalyede oturan genç hızmetlinin sesiyle irkilip kendime geldim. Kucağında duran suda elindeki  havluyu ıslatıp alnıma koydu ve bana boş boş bakmaya devam etti. Sarah olsa bana gülümser, komik bir şeyler anlatırdı... Dük Alex'in sözünü tutacağı umuduna tutunarak daha fazla bu konuyu düşünmeme kararı aldım ve yanımda oturan kadının gözlerine onun gibi boş boş bakmaya devam ederek sordum. "Dün gece neler yaşandı? En son ellerim kelepçeliydi..."

Farkettim ki bu kız diğerleri gibi benden korkmuyordu,  ya da beni hor görecek kadar hadsiz bir kişiliği vardı. Umursamaz bir tavır takınarak alnımdaki havluyu aldı ve yeniden suya soktu. "Dük Alex şifacı sayesinde iyileşti, sizi de hapse atması gerekirken merhamet gösterdi ve uyandığınızda sizinle kendisi ilgileneceğini söyledi." Dudaklarımı kemirmeye başlamıştım bile. 'Onunla kendim ilgileneceğim' demek, yani bana işkence edecek. Öyle kolay kolay ölmeme izin verecek birisi değildi sonuçta. Belki de acısız bir şekilde donarak ölmeliydim dün gece. "Ona uyandığımı söyleyecek misin?"

"Dük öyle emrettiği için elbette." Havluyu yine alnıma koydu ve ayağa kalktı. "Şimdi mi söyleyeceksin?" Hızla oturur pozisyona geçtiğimde alnımdaki ıslak havlu yorganımın üstüne düşmüştü. 

"Öyle görünüyor." Böyle sinir bozucu cevaplarına aldırmamaya çalışarak yataktan kalktım ve hemen kapının önüne koşup kapıdan çıkmasına engel oldum. "Henüz söylememen gerek. Söylersen muhtemelen gelip beni kendi elleriyle öldürür." Neredeyse bır hızmetliye yalvaracak kadar acınası duruma düştüğümü farkedip kendime çeki düzen verdim. "Duydun mu beni?"

"Dün gece Dük'e suikast düzenlemiştiniz, leydim. Sizden sonra bir suikastçı daha gelmişti ve şu an oturma salonunun ortasında kanlar içerisinde uyuyor.  Size bir gün tanıyıp yaşamanıza izin verdiği için ona teşekkür etmek yerine kaçmaya çalışıyorsanız ölmeyi haketmişsinizdir. Zaten hakkınızda yayılan dedikodulardan nasıl bir orospu olduğunuz belliydi." İlk başta dediklerine şok olsam, donup kalsam da yüzüne sert  bir tokat geçirmeyi ihmal etmemiştim. Kafasını kaldırıp bana dik dik baktığını görünce histerik bir kahkaha atıp ellerimi saçlarına geçirdim ve onu hazırlanma odasına sürüklemeye başladım. "Gel sen hele."

Onu odanın yerine itip kollarımı kavuşturdum. "Çıkar üstündekileri." Herhalde saçından tutularak odaya atıldıktan sonra soyunmasını emretmemi beklemiyordu. "Soyun dedim, elbisen lazım." 

"Soyunmuyorum!" Aldığım cevabı az çok tahmin ettiğim için elbisemin çıkardığım kemerini yeniden taktım. (Kendisi de soyunuyordu, kıza zarar vermek için değil yani.) "Demek öyle." Hızla kaçmasına fırsat vermden kapıdan çıktım ve kapıyı kapatıp kilitledim. "O zaman oradan karşımda diz çöküp özür diledikten sonra çıkacaksın." Onu odaya kilitledikten sonra odadan çıkıp mutfak olduğunu düşündüğüm yere hızlı ama sakin adımlarla yürümeye başladım. 

leydi yaşamak istiyorHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin