41.Bölüm-Karmaşa

101K 6.8K 7.5K
                                    

******

"Neden görüşmek istediğimi tahmin etmişsindir sanıyorum."

Dudaklarımı birbirine sıkıca bastırmış, başımla onaylamıştım.

"Mailinizi alınca az çok bir fikrim oluştu diyeyim."

Nilgün Hoca dirseklerini masanın üzerine yaslayıp ellerini birbirine kenetlediğinde hafifçe öne çıkmıştı.

Bana attığı maili dün gece eve geldikten sonra görmüş, sabah ilk işim apar topar okula gelmek olmuştu.

Konunun ne olduğunu tahmin etmek zor değildi ve bu beni istemsizce geriyordu. Nefesimi tutup devam etmesini bekledim.

"Devamsızlığının da sınırda olduğunun farkındasın yani?"

Zaman zaman program yüzünden derslere giremediğim olmuştu. Ama şu birkaç gündeki hastane koşuşturması kafamdaki planları alt üst etmişti işte.

"Maalesef."

Her zaman önceliğim olan okul, işin içine farklı şeyler karışınca bir anda sıralamadaki yerini kaybetmişti.

Ve ben bunu isteyerek yapmamıştım.

"Bak ben beni yanlış anlamanı istemem, niyetim seni çağırıp azarlamak falan değil kesinlikle. İlkokulda değiliz sonuçta. Ben sadece hocan olarak seninle bir şeyleri netleştirmemiz gerektiğini düşündüm."

Niyetini ılımlı ses tonundan dahi anlayabiliyordum zaten.

Sıkıntılı bir nefes verirken mırıldandım.

"Anlıyorum hocam."

"Açık konuşacağım seninle, son haftalardaki temponla bu dönemi bitiremezsin. Biliyorum belki farklı önceliklerin var, anlıyorum da... Başka bir yol çizmeye çalışıyorsun kendine. İnan takdir de ediyorum bu çabanı."

Herkesin açıp TRT Spor izleyeceği yoktu. Ama bir şekilde gündemde kalıyor olmam okulda da bu mevzunun konuşulmasına neden oluyordu. Biliyordum.

Hocanın da kulağına gitmiş olmasına şaşırmadım.

"Ama bu bölümü bitirmek, diplomanı almak istiyorsan okula gelmek zorundasın Dila. Ben sana herhangi bir ayrıcalık sağlayamam, herkes derslere nasıl giriyorsa sen de gireceksin. Öyle projemi teslim ederim, çekilirim, olmaz... Bizim bölümümüzün kabul edeceği bir mantalite değil bu, sen de biliyorsun."

Kırmızı çerçeveli kemik gözlüğünü anlık bir refleksle düzeltmiş, ufak jestleriyle yumuşak bir tınıda konuşmuştu yine.

Söylediği şeylerin hepsinde haklıydı. Zaten herhangi bir ayrıcalık peşine de düşecek değildim. Sadece bazen her şeyi dengede tutmayı beceremiyordum işte.

Bir sesli nefes daha doldurdum ciğerlerime.

"Biliyorum, ama şu sıralar... Şu sıralar biraz dağıldım hocam, karıştım."

Başımı önüme eğmiş, bakışlarımı parmaklarıma kilitlemiştim.

Çekinerek hocaya kaçamak bir bakış yolladım kirpiklerimin altından.

Beni dikkatlice dinlemiş, dudaklarını sıkıca birbirine bastırdığında kaşları hafifçe bükülmüştü.

"Bir an önce toparlanmanın, çözülmenin bir yolunu bul o zaman Dila. Ha yok olmaz diyorsan, o da senin tercihin. Elbette ara vermeyi, dönem uzatmayı, ya da bırakmayı da düşünebilirsin. Ama ben hocan olarak bunlardan hiçbirini yapmanı istemem kesinlikle."

SAHTE DOKUZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin