******
"Ne durumdasın, ağrılar azaldı değil mi?"
Alper Abi'nin kıstığı bakışları Barış'ın üzerinde dolaşırken sanki bir şey görebilecekmiş gibi bir süre dizinde duraksamış, ardından tekrar yüzünü bulmuştu.
Barış oturduğu sedyede hafifçe öne çıkıp başını önünden kaldırdığında gözleriyle sessiz bir onay gönderdi.
"Daha iyi abi. Geceleri sıkıştırıyor sadece."
Sakatlığının ardından yaklaşık on günlük bir süreyi ardımızda bırakmıştık.
Ağrılar giderek azalsa da geceleri hala zor geçiyordu. Bazen bana göstermek istemese de yorgun gözaltları sabahın ilk ışıklarıyla birlikte tüm sancılarını açıkça belli ediyordu.
Son günlerde yalnızca fiziksel ağrılarla yüzleşmiyordum.
Bir yandan göğsümün tam ortasına yerleşen ağırlıkla mücadele ediyor, bir yandan da o yükü belli etmemeye çalışıyordum.
Belki de uzun süredir görmezden geldiğim, geriye ittiğim düşünceler en beklemediğim anda beni yakalamıştı.
Maç bitmişti.
Barış hala aynı maçı oynuyordu ve ben o gün "evet" deseydim yine de bu hastane odasında olacağımızdan emin değildim.
Bu belirsizlik beni günden güne tüketiyordu.
"Normal bu süreçte. Ama giderek daha da azalacak tabi. Merak etme."
Alper Abi tek gözünü kırpmış, elini Barış'ın omzuna yaslamıştı.
Rahat bir tavırla sade bir şekilde gülümsediğinde kaşlarıyla dizini işaret etti.
"Bir bakalım mı o zaman?"
"Olur abi."
Eliyle sedyeyi işaret etmiş, bir adım geri atarken Barış'a hareket alanı bırakmıştı.
"Uzan şöyle, kontrol edelim güzelce."
Aldığı komutla birlikte iki elini bacaklarının yanından oturduğu mindere yaslayan Barış hafifçe kaykılarak boylu boyunca uzanmış, elini başının altına sıkıştırdığında kendine rahat bir pozisyon bulmaya çabalamıştı.
Hareketlenmesiyle birlikte ben de istemsizce öne doğru bir adım atacak gibi oldum.
Kolumda duran ceketine sıkıca tutunurken kendimi dizginlemeyi başarmıştım.
Dişlerimi birbirine kenetleyip dikkatle Alper Abi'yi izlemeye koyuldum.
Eşofmanı yukarı doğru sıyırdığında dizinin etrafına dolanan bandajı çabucak çözmüş, sedyeye biraz daha eğilip hafifçe dokunmuştu ameliyat izine.
Ufak dokunuşlarla önce diz kapağını kontrol etti.
Kaşları çatılmış, bir şey kaçırmamak için üstün bir çaba sarf ediyor gibi görünüyordu.
Yaptırdığı basit egzersizlerle bacağı hareket ettirirken bir taraftan Barış'ın ifadesini inceliyor, nefes alış verişlerini takip ediyordu.
Bacağını her kaldırıp indirdiğinde Barış'la birlikte sanki benim bacağıma bir ağrı saplanıyordu.
Sertçe yutkunurken sesli bir soluk döküldü dudaklarımdan.
Endişeyle Barış'a döndüğümdeyse karşılaşmayı beklediğimin aksine yüzünde rahat bir ifade vardı.
Kaşları düz bir çizgi halindeydi.
Acı ya da ağrıya dair bir emare arasam da ya gizlemekte çok ustaydı ya da gerçekten canı yanmıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAHTE DOKUZ
RomanceSosyal medya hesabı üzerinden futbol yorumculuğu yapan ve hayli popüler olan Dila Aral, kullandığı rumuz dolayısıyla herkes tarafından erkek zannedilmektedir. Mesaj kutusuna düşen bir fotoğraf ve ardından katıldığı olaylı canlı yayın sonrası hayatı...