******
"Arabayla geldin dimi?"
Yere odakladığım bakışlarımı sesin geldiği yöne çevirdiğimde Barış bir yandan yürümeye devam ediyordu.
"Yok."
Gökçe sağolsun...
Bende kaldığı gece canı dondurma isteyince kolayda benim anahtarım var diye arabayı alıp gitmişti.
Ben hazır dondurma yemem Diloş.
Geri döndüğünde elinde bir kilo dondurma ve yan aynamı görmeyi beklemiyordum tabi.
"Maalesef arabamı Gökçe'ye emanet etme gafletinde bulunduğum için bir süre toplu taşınacağım."
Gözlerimi devirerek kurduğum cümleyle birlikte kaşları merakla havalanmıştı.
"Kaza mı yaptı? Ciddi bir şey yok dimi?"
Bu ikilinin kısa sürede birbirinin canı ciğeri olması skandalı.
Enes Ünal'ın numarasını verdin ya, orada bir yakınlaştınız Gökçe'yle.
"Buna kaza denemez, bu daha çok kasten arabanın canını okumak. Ya bir insan adam ona yol vermedi diye niye yan aynasını eline verir? Neden yani?"
Barış gür bir kahkaha attığında ben canım arabamın yaralı hallerini hatırlamamla birlikte yine sinirlenmiştim.
Bir Bugatti'miz yok ama arabamız bizim de kıymetlimiz Barış Akdora.
Kaşlarım istemsizce çatıldığında Barış'a dönüp söylendim.
"Gülme ya. Bak yine sinirlendim."
Dudaklarını birbirine bastırıp gülümsemesini gizlemeye çalıştığında pek de başarılı olduğunu söyleyemeyecektim.
İşaret ve başparmağını birleştirip dudaklarına fermuar çekiyormuş gibi yaptı.
Biz de inandık.
Sonunda tesislerden dışarı çıktığımızda yavaş yavaş serinlemeye başlayan hava beni mutlu ediyordu.
Ankara'dan döndüğümüzden beri aynı tempoyla çalışmaya devam ediyorduk.
Vaktimizin çoğunluğunu boş günlerde fitness salonunda antrenman sonralarında ise özel antrenörlerle geçiriyorduk.
İyi haber; Barış yavaş yavaş sol ayağını yürümek dışında da kullanmaya başlamıştı.
Kötü haber; Ahmet Hoca'nın gözünde hala eksideydik.
O çakmaktan sonra siz de bende eksidesiniz hocam...
"Yarın sabah görüşürüz o zaman."
Otoparka doğru ilerleyen Barış cümlemle birlikte duraksarken sanki playstation oynarken maçı unutup takım otobüsünü kaçıran Yattara değil de benmişim gibi hayretle bakıyordu.
"Acele etme, evin önüne geldiğimizde vedalaşırız."
Omzuma astığım çantanın kulpunu düzelttiğimde kaşlarım "hadi ya" dercesine havalanmıştı.
Yüzüme sahte bir gülümseme kondurdum.
"Sen yeter ki iste. Eve varınca telefonla ararım, vedalaşırız."
Yanından geçip gideceğim sırada arkaya doğru bir adım atmış, önümü kesmişti.
"Bunu tartışmayacağız değil mi Dila? Ben bırakıyorum seni, konuyu kapatıyoruz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAHTE DOKUZ
Storie d'amoreSosyal medya hesabı üzerinden futbol yorumculuğu yapan ve hayli popüler olan Dila Aral, kullandığı rumuz dolayısıyla herkes tarafından erkek zannedilmektedir. Mesaj kutusuna düşen bir fotoğraf ve ardından katıldığı olaylı canlı yayın sonrası hayatı...