17.Bölüm-Mesafe

214K 12.4K 29.4K
                                    

******

Uyuyacağım diye yatağa her yattığımda başımı yastığa koyduğum ilk an telefonumu elime alıyor Instagram'a dalıyordum.

Barış'ın attığı golü kaç farklı arka fonla izlemiştim bilmiyordum.

Believer'dan Yarim Yarim'e uzanan geniş bir yelpazeydi...

Bazılarında ise golün arkasına Barış'ın röportajı eklenmişti ki ancak yastığım ıslandığında ağladığımı fark edebilmiştim.

Fakat en vurucu olan şeyse izlediğim tüm videoların altındaki zelihaaral bunu beğendi yazısıydı.

Annem maçın ertesi sabahı beni saat 7'de uyandırmış ısrarla Barış'ın numarasını istemişti.

Sonunda "ben tesislere geçince seni arattırırım" geçiştirmelerimle telefonu kapatabildiğimde ise bunu gerçekten yapmak zorunda kalmıştım.

İşin garibi Barış durumdan o kadar memnundu ki, bıraksam sabaha kadar sohbet ederdi.

Aradan üç gün geçmişti ve ben pazar günkü rejenerasyon antrenmanından sonra tesislere uğrayamamıştım.

Dila ama öğrenci...

Az dersim kaldı hallederim artistliklerim bir güzel patlamıştı.

Bir de ilk hafta ders işlemezler rahatlığıyla hiçbir derse gitmeyince patlamanın etkisi daha büyük olmuştu.

Dört kredilik proje dersi şovunu yapmaya başlamıştı bile.

Kendimi kaleciye nereye atacağını söyleyip penaltıyı kaçıran Batuhan Karadeniz gibi hissediyordum.

Bu saçma rahatlık üstüme nereden gelmişti bilmiyordum.

Günün sonunda daha fazla sınıf arkadaşlarımı görmeye tahammülümün kalmadığını anladığımda saat 6'ya geliyordu.

Apar topar eşyalarımı sırtlayıp kendimi lab'ın dışına attım.

Yorgunluktan ölüyordum, sabahtan beri yediğim tek şey bir paket çubuk krakerdi ve eve gidip yemek yapacak halim yoktu.

Arabaya geçmeden önce binanın içindeki kafeden ufak bir sandviç almış yoluma öyle devam etmiştim.

Ders boyunca dağılmaya meyilli olan dikkatimi alıp götürmesin diye sessize aldığım telefonum çantamın içinden kuvvetli titreşimler yaymaya başladığında bir yandan telefona ulaşmaya çalışıyor diğer yandan da otoparka varmayı hedefliyordum. Sonunda zafer benim olurken parlayan ekranı kendime çevirdim.

Barış Akdora

Birlikte çalışmaya başladığımızdan beri hiç bu kadar ayrı kalmamıştık sanırım.

Aramız bozuk olduğunda dahi bir şekilde birbirimizi görüyorduk.

Daha fazla bekletmeden aramayı yanıtladığımda bir yandan da insanları aşmaya çalışıyordum.

"Alo?"

"Çıktın mı?"

Hızlı bir giriş olmuştu.

"Ne?"

Bravo Dila, şahane tepki.

"Dersten diyorum, çıktın mı?"

Tam çıkış saatimde araman beni bir şüphelendirmedi değil Akdora...

Nihayet insanlar görüş alanımdan çıktığında kara görünmüştü.

"Şimdi çıktım."

Tek görünen kara değildi.

Bir de malum Bugatti vardı.

SAHTE DOKUZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin