37. Bölüm- Fırtına

146K 7.7K 15.1K
                                    

******

"Şu an tamamen romantiklik yapıyorsun..."

"Ne romantikliğiymiş?"

Sevgilimin omzuna yatmışım, beraber denize karşı oturmuşuz. Konuştuğumuz mevzu ise tabi ki barbar sporu futboldan başka bir şey değil.

Ne diyebilirim ki? Seviyoruz, kölesi olmuşuz bu meretin.

"E galibiyet golü romantizmi bu, en güzel golün kesinlikle ilkiydi. Bir kere o, maçın en güzel golüydü Barış."

İsyan ederek hafifçe doğrulurken bir elimi karnına yaslamış, kendime oldukça sağlam bir dayanak bulmuştum.

Maşallah bu çocuk kaç bench basıyordu acaba görmeyeli...

"Şu an romantiklik yapan sen olabilir misin?"

Yok, bence olamam çünkü şu an aklım çok karıştı.

Bu ziyaret her an amacını aşabilir Barış... Benden söylemesi.

"O nereden çıktı?"

Kaşlarım çatıldığında biraz daha doğrularak ona doğru dönmüştüm.

Kıpırdanmalarımla birlikte omuzlarımıza örttüğümüz battaniye hafifçe üzerimden sıyrıldı.

"Ozan'ın golünü izlemedin herhalde?"

Barış bir taraftan battaniyeyi etrafıma sarıyor bir taraftan da baygın bakışlarını üzerimde gezdirmeyi ihmal etmiyordu.

Saçlarımı geriye doğru savurup yeniden başımı göğsüne yasladığımda yanaklarımın içini ısırıyordum.

Şimdi sallama zamanıydı işte.

"Bir kere ben objektif bir yorumcuyum, işim bu benim. Ve profesyonel görüşüm maçın en güzel golünü çoktan seçti."

İyi ki bu hafta stüdyoda yorumlamıyordum bu maçı. Yoksa kesin yine tüm Twitter ahalisi benim kamera karşısında Barış'a bakarken nasıl eriyik bir vaziyete geçtiğimi dillerine dolardı.

Barış'ın dudaklarından alaycı bir kahkaha döküldüğünde kolumun üzerinde duran tutuşu sıkılaşmış, beni biraz daha kendine doğru çekmişti

"Sen bunları o Atakan'a anlat güzelim, ben anladım anlayacağımı."

"Ne anladın?"

Keyifli sesini duymamla birlikte çenemi kaldırıp yeşilleriyle buluşmayı bekledim bir süre.

Nihayet bana döndüğünde çenemi işaret ve başparmağının arasına almış, gözlerini gözlerimden bir an olsun ayırmamıştı.

"Senin benim gözlerimi kamaştırdığın bilinen bir gerçekti de ben de fena değilmişim hani."

Fenasın başa belasın aşk adam.

Bir de öyle bakarsan bu kız...

Kaşlarımı kaldırıp "ck"ladığımda dudaklarımda keyifli bir gülümsemenin izi vardı.

"Fenasın. Hem de çok fenasın."

İçimdeki Sincanlı'yı her yerde ifşa etmem çok da lazım değildi hani. Ucundan çıtlatsak yeterdi.

Sol elimi ceketimin cebinden çıkartıp yüzüne uzandığımda avcumu çene çizgisinin hemen üzerine yasladım. Gamzelerinin izi uzayan sakallarının arkasında gizlense de tenimi gıdıklayan o histen hoşlanıyordum.

Ona ait ne varsa beni mutlu etmeye yetiyordu ya zaten.

Bir süre şehrin tüm ışıklarının ayaklarımızın altına serildiği bu tepenin onun yeşillerindeki yansımasını izledim.

SAHTE DOKUZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin