******
"Tolgay ya da Toygar gibi bir şey olması gerek. Emin değilim. Ama ceketi Fendi'ydi yani ondan eminim."
İşte hayatım akışını değiştirecek bu bilgi...
İhtiyacım olan tek şeydi gerçekten de.
Keşke benim de hayattaki önceliklerim Gökçeninkiler kadar net olabilseydi.
"Aferin Gökçe. Bütün akşam takıldığın çocuğun adını unut ama ceketinin markasını unutma."
Gökçe kahvesinden bir yudum alırken yüzünü buruşturdu.
"Üff Diloş, sen iki biradan sonra kendi adını unutuyorsun, ben topu topu 10 cümle kurduğum adamın adını unutmuşum çok mu?"
Sarhoş Dila'yı artık bir salabilir miydik? Bence başıma yeterince bela olmuştu çünkü.
"Hem ceketin her yerinde koca koca Fendi yazıyordu, tabii ki unutmadım. Çocuğun ismi alnında yazıyor olsa onu da unutmazdım."
Yine unuturdu butonu olsa parmağım kopana kadar basardım. Babası ve Bora Abi dışında hiçbir erkeğin adını aklında tutmak için bir çaba gösterdiğini sanmıyordum.
Şimdi listeye Ozan'ı da ekleyebilirdim sanırım. Oraya da gelecektik...
Saçlarını tek tarafında toplayıp koltuğa iyice yerleştiğinde duruşunu dikleştirmişti.
"Senin tuzun kuru tabi şekerim. Aklında tutman gereken üç isim var sadece. Barış, Barış ve Barış."
Gökçe savaş moduna geçtiğine göre sağ çıkma şansımın kalmadığını kabullenmem gerekiyordu sanırım.
"Gerçi kendisinin adını duyduğundan beri aklından çıkarabildiğin dair şüphelerim var. Dilinden düşmüyor malum."
Bir kere bu tamamen profesyonellik tanımım kapsamındaydı.
Ben belki de binlerce futbolcu ismi bilirdim.
Davison Rogerio Da Silva Bobo babamın oğlu değildi ama beş ismini de ezbere biliyordum.
Ya da Kepler Laveran Lima Ferreira Pepe...
Portekizce, bebeklere de bu kötülüğü yapmazsın ya.
Gözlerimi devirirken kötü olduğunu düşündüğüm kısık bir bakış yolladım.
İşaret parmağımı tehdit etmek istercesine yüzüne doğrultmuştum.
"Burası mahkeme salonu değil Gökçe Hanım, cüppenizi çıkarabilirsiniz."
Gökçe hayali cüppesinin yakalarını düzeltti.
Deli işte, deli.
"Konuyu bana çevirerek kaçamazsın Gökçe. Yeter bu kadar goy goy. Sen o Rolex'in hesabını ver bir önce."
"Hangi Rolex?"
Cidden mi? Bu kadar mıydı?
Gökhan ve Kerem'le ortak Whatsapp grubunda çok mu fazla vakit geçiriyordu bu?
Hayır cidden böyle bir grupları vardı ve ne konuşuyorlarsa asla okumama izin vermiyordu.
"Üzerine de hiç yakışmıyor biliyor musun?"
Bıkkınlıkla kurduğum cümleyle beraber ifadesi hafifçe çatılmıştı.
"Ne?"
"Salağa yatmak. Hadi uzatma da anlat, Ozan'ın saatini senin komodinin üzerinde bulmamın mantıklı bir açıklaması var mı?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAHTE DOKUZ
RomanceSosyal medya hesabı üzerinden futbol yorumculuğu yapan ve hayli popüler olan Dila Aral, kullandığı rumuz dolayısıyla herkes tarafından erkek zannedilmektedir. Mesaj kutusuna düşen bir fotoğraf ve ardından katıldığı olaylı canlı yayın sonrası hayatı...