******
"Lütfen dikkat. Türk Hava Yolları Yedi. Bin. İki. Yüz. Altmış. İki. Sefer sayılı..."
Gerçekten her kelimenin sonuna nokta koymaya gerek var mıydı?
Bir yandan nedensiz gerginliğimle anonsçu ablaya saydırırken diğer yandan sırt çantamın omzumdan düşmek üzere olan askısını düzelttim.
Bilin bakalım Dila Aral yine hangi sözünü bir güzel çiğnemişti?
Onkoro'yo do sozonlo golmomo gorok yok Ozon...
Büklüm büklüm yollarına düşmüştüm bile.
Gerginliğimin sebebiyse yanlış anlaşılmaktı.
Aramıza örmeye çalıştığım duvarın ilk tuğlalarını gayet sağlam dizmiştim. Fakat ne zaman Barış hesapsız bir şekilde içini dökmeye karar verse o duvara sıkı bir tekme geçiriyordu. Bense yıkılmasını engellemek için boş bir çaba gösteriyormuş gibi hissediyordum.
Sırf sınırımızı çizelim diye Ankara deplasmanına gelmeyeceğim demiştim. Ama tüm akşam boyu evde oturup kafamda kurduğum çeşitli senaryolar sonucunda, en iyi ihtimalle Barış'ı Ankaragüçlüler tarafından bir dinozorun tepesine asılmış olarak manşetlerde görüyordum.
Tek endişem taraftar da değildi.
Seyahat günü yaklaştıkça Barış'ın gerginliği de elle tutulur bir hale bürünmüştü ve sebebinin yalnızca futbol olmadığı çok açıktı.
Büyük ihtimalle oynamayacaktı bile, hepimiz biliyorduk.
Ama Ankara'ya gidiyor olmak vücuduna iğneler batırıyor gibiydi.
Tabi ki ben de Barış Akdora'yı Yaşatma ve Koruma Derneği başkanı olarak ne işe yarayacağımı bilmesem de yanında olma dürtüme engel olamamıştım.
Onun için değildi, kendim içindi...
Yersen.
Taksiden indiğimden beri aldığım derin nefeslere bir yenisini daha ekledim. Geleceğimden haberleri yoktu. Gerçi benim bile geleceğimden haberim yoktu.
Adımlarım ilerledikçe görüş alanıma giren kalabalık grup netleşiyordu.
Üf bir de hepsine takım elbise giydirmişler, maşallah.
Bora Abi o bileğindeki halhala da düşürmezsin ama ya...
Karşımdaki görsel şölen dahi gerginliğimi azaltmazken bir anda önümde beliren bedenle sıçradım.
"Scheiße! Evet arkadaşlar gerçekten Dila Abla'm gelmiş, inanamıyorum!"
Gökhan elindeki kamerayı yüzüme doğrulttuğunda Youtuberlık tutkusu artık tedirginlik vermeye başlamıştı.
Sağ elimi göğsümün üzerine bastırdığımda kısa bir an gözlerimi yumup nefeslendim.
"Artık gerçekten karşıma böyle çıkmayı bırakman lazım Gökhan."
Boştaki kolunu boynuma dolarken beni kendine doğru çekmişti. Diğer eliyle de kamerayı tepede tutup kendini çekmeyi ihmal etmiyordu.
"Abla senden ayrı kalmak ne kadar zor oluyor bilmiyorsun tabi sen."
Abartılı cümlesine karşın gözlerimi devirirken dudaklarım hafifçe yukarı kıvrılmıştı.
Geri çekilmişti ama kolu hala omzumdaydı.
Bu kez kadraja ikimizin de yüzünü aldığında kameraya odaklanarak konuşmaya devam etti.
"Evet, arkadaşlar Dila Ablam da geldiğine göre Kerem'le yaptığımız besteyi uçakta sizlerle paylaşıyor olacağız. Beklemede kalın."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAHTE DOKUZ
RomansaSosyal medya hesabı üzerinden futbol yorumculuğu yapan ve hayli popüler olan Dila Aral, kullandığı rumuz dolayısıyla herkes tarafından erkek zannedilmektedir. Mesaj kutusuna düşen bir fotoğraf ve ardından katıldığı olaylı canlı yayın sonrası hayatı...