******
Fevri bir insan değildim.
Bir şey söylemeden önce düşünür, kafamda tartar ağzımı öyle açardım.
Şu son bir ayda ise sonunu düşünmeden hareket etmek huy haline gelmişti artık.
Saat neredeyse 10'du ve ben niyetinin iyi olmadığına emin olduğum yabancı bir adamla yemekteydim.
Dakikalardır Tuna bir şeyler anlatıyor ve ben de dinliyormuş gibi yapıyordum.
Kaleciymiş gibi davranan Loris Karius bile muhtemelen benden daha başarılıydı.
Derin bir of çekip masadan kalkmama ramak kalmıştı.
Sakin bir yerde oturalım istemiştim ama etrafta tek tük insan olması vakit ilerledikçe beni tedirgin etmeye başlamıştı.
Bardağa uzanıp birkaç yudum su içtim.
Tuna karşımda iştahla yemeğini yiyor bir yandan da gereksiz bir muhabbet döndürme çabasıyla konuşuyordu.
Bense önümdeki porselen tabakla kesişiyordum.
"Bu akşam yapalım diye ısrar eden sensin ama hiçbir şey yemedin."
Adamın sesini duymak bile zül geliyordu.
Sesimi mesafeli tutarak yanıtladım.
"Pek iştahım yok bu aralar."
Başını onaylar gibi salladı.
"Tüm gece böyle susup oturmayacaksın herhalde, biraz da sen anlatsana."
Ciddi olup olmadığını sorgularken gözlerim kısılmıştı.
Sanki her hafta oturup yemek yiyormuşuz gibi davranması sinirlerimi iyice geriyordu.
"Anlatacak bir şeyim yok, davet eden sensin. Söyleyecek bir şeyin var diye geldim."
Elindeki çatal bıçağı tabağın kenarına gürültülü bir şekilde bıraktığında kaşları hayretle havalanmıştı.
Bakışları yüzündeki çarpık gülümsemeyle üzerimde dolaştı.
"Vay, demek zoru oynamak istiyorsun. Güzel."
Gecenin sonunda seni kırık bir burunla görüyorum Tunacığım...
Fazlasıyla kaşınıyorsun.
İfadem istemsizce buruştuğunda gerçekten bu durumdan sıkılmıştım.
"Ortada bir oyun falan yok. Tek isteğim sözümü tutup bu konuyu bu akşam kapatmak."
Dirseklerini masaya yaslayıp öne doğru eğildi.
"Ben akşamı burada kapatmayız diye düşünüyordum..."
Arkama doğru yaslandığımda aramızdaki mesafeyi olabildiğince açmaya çalışıyordum.
"Pardon?"
Masanın üzerinde duran elimin üzerinde hissettiğim teklifsiz baskıyla irkildim.
Elimi temasından kurtarma isteğiyle kendime doğru çektiğimde parmakları bileğimi sıkıca kavramıştı.
"Yapma ama Dila... Sen alışkınsındır bunlara. Neticede tek gecede tırmandın şöhret basamaklarını. Baya verimli bir geceydi herhâlde."
Elimi çekmeye çalıştıkça baskısı giderek artıyordu.
"Ne saçmalıyorsun sen ya? Bırak elimi, yeter."
Sesimin yükselmesine rağmen Tuna tutuşunu bir an için dahi gevşetmezken dudakları yamuk bir tebessümle aralandı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAHTE DOKUZ
RomanceSosyal medya hesabı üzerinden futbol yorumculuğu yapan ve hayli popüler olan Dila Aral, kullandığı rumuz dolayısıyla herkes tarafından erkek zannedilmektedir. Mesaj kutusuna düşen bir fotoğraf ve ardından katıldığı olaylı canlı yayın sonrası hayatı...