49.Bölüm-Prova

106K 6.5K 7.7K
                                    

******

"Elindekinin ne olduğuna dair bir fikrin yok değil mi?"

Önümdeki bakışlarım Barış'ın eline aldığı devasa pembe tül yumağıyla birlikte ona döndüğünde kaşlarım çatılmış, yüzüne sorarcasına bakmıştım.

"Sen beni ayı Ozan'la mı karıştırdın güzelim, biliyorum tabi. Tütü bakıyorum işte yeğenime."

Günlerdir nefes almadan Ozan'a sövüyordu.

Adamı baba olduğuna olacağına pişman edecek gibiydi.

"Çocuğun cinsiyetini bilmiyoruz Barış, bırak şunu Allah aşkına. Hem hani kesin erkekti, nereden çıktı bu tütü?"

Memleketteki tüm bebek kıyafetlerini toplamıştık.

Cinsiyetini bilmememiz alışveriş yapmamıza engel değildi ya?

"Evrene pozitif enerji yollamaya karar verdim. Belki kızmış gibi alışveriş yaparsak hakikaten kız olur."

Bunların çocukları hovarda olur teorisinden kopamamıştı anlaşılan.

İşin kötüsü kız da olsa erkek de olsa bir şey değişmeyeceğini anlamıyordu. Gökçe'nin Gökçe'ye benzeyen bir kızı olduğunu düşünsenize.

Anneler, oğullarınızı saklayın.

"Bırak şunu ya."

Abartılı bir şekilde gözlerimi devirdiğimde uzanıp elindeki tütüyü yerine bırakmış, arkamı dönmüştüm.

Kollarımda biriken minik kıyafetlere son bir kez göz attığımda yeterince abarttığımıza ikna olmak üzeriydim.

"Kızımız o oğlanın derdine düştüğünde göreceğim ben seni ama Dila!"

Arkamdan seslenen Barış'a dönmeden elimi havaya kaldırdığımda adımlarım kasaya doğru ilerliyordu.

Bu kadar çok bebek kıyafetine maruz kalmak adamın ayarlarıyla yine oynamıştı anlaşılan. Cevapsız kaldığımda sessizce arkamdan gelmiş, o da kollarına doldurduğu tüm kıyafetleri kasiyerin önüne bırakmıştı.

Erken davrandığımızı bilsem de o minik zıbınları gördükçe kendimi tutmam imkânsız hale gelmişti.

Aldığımız her şey paketlenmiş, sonunda altıncı mağazadan da elimizdeki koca koca poşetlerle çıkmayı başarmıştık.

"Çok güzel olmadılar mı ya? Baksana minik minik..."

Arabaya doğru ilerlerken kısa bir an duraksayıp heyecanla Barış'a dönmüş, poşetlerden birinin ağzını aralayıp kısaca içinde göz gezdirmiştim.

Yüzümdeki gülümsemenin bir benzeri Barış'ın ifadesini aydınlatmıştı.

"Oldular güzelim."

Heyecanıma karşın gamzeleri biraz daha belirginleştiğinde elini belime atıp başımın üzerine ufak bir öpücük bıraktı.

Kısa bir an gözlerimi yumup ona doğru sokuldum.

Sevgi molası cidden bir ihtiyaçtı. Barış'a hak vermeye başlamıştım. Özellikle birimiz buradan fizyoterapiye, birimiz de okula geçeceksek ufak bir es her zaman iyi geliyordu.

Bu kısa anın tadını çıkartmaya odaklanmışken etrafımızdaki tatlı esintiyi dağıtan şey yaklaşan adım sesleri olmuştu.

Anlık bir telaşla Barış'tan ayrıldığımda karşımda bir kamera ve birkaç kişilik bir muhabir ekibini görmeyi beklemiyordum.

SAHTE DOKUZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin