******
Barış
Ses çıkartmamaya çalışırken daha fazla ses çıkarttığım gerçeğini görmezden gelmeye çalışıyordum.
"Siktir."
Çekmece tahmin ettiğimden de gürültülü kapandığında ağzımdan çıkan kısık homurtuya mani olamamış, tedirginlikle Dila'ya dönmüştüm.
Gözlerimi çekinerek açtığımda onun gözlerini hala kapalı görmek rahatlamama neden oldu.
Yatağın boş tarafına yanaşmış, yastığıma sıkıca sarılmıştı. Kendi yastığının üzerine dağılan saçları gerçek bir seyirlik sunuyordu. Dudakları hafifçe büzülmüş, düzenli nefeslerinin ritmi bozulmamıştı.
Durup onu izleme fikri ne kadar cazip gelse de geç kalmak istemiyordum.
Rahat bir nefes de ben verdiğimde tekrar önüme döndüm. Başka bir çekmeceyi açıp hızla içini tararken kendimi sakinleştiremiyordum.
İçimde tuhaf bir coşkuyla yükselen büyük bir dalga vardı sanki. Ne yutkunabiliyor, ne de doğru düzgün nefeslenebiliyordum.
Haftalardır terapilerle salon çalışmaları arasında mekik dokuyordum. Sonunda yeniden sahaya adım atacağım o gün gelmişti ve ben heyecanımı bastıramıyordum.
Özlemiştim. Çok özlemiştim.
Bu çekmecede de aradığımı bulamazken bu kez yönümü komodine çevirdim. Şarj aleti görünmezliği bulmadıysa kesinlikle ayaklanmış, benden kaçıyordu.
Tuttuğum kulpu kendime doğru çektiğimde boştaki elim hızlıca çekmecenin içini yokladı.
Kenara doğru savurduğum anahtar, ayarsızlığım yüzünden dışarı çıkıp gürültüyle zemine çarptığında bu kez kesinlikle sıçtığıma emin olmuştum.
Bravo mal.
"Barış..."
İstersen ayarsız gerizekalı da diyebilirsin güzelim.
Adımı öyle güzel söylemene inan gerek yok.
Kendime küfür etmeyi bırakıp ufak bir gülümsemeyle ona doğru döndüğümde zaten düzgün bir ritimde atmayan kalbimi tekleteceğini hesaba katmamıştım.
Tek elinden destek alıp hafifçe doğrulmuş, gözlerini güçlükle aralamaya çalışıyordu. Boştaki eliyle önce dağılan saçlarını geriye doğru savurdu, sonra bluzunun düşen askısını düzeltti.
İstemsizce iç geçirdim.
"Saat kaç?"
Bilmem.
"Erken... Erken daha güzelim, uyu hadi sen."
Bir adım atıp ona doğru eğildiğimde başının üzerine bir öpücük bıraktım.
Başını tekrar yastığa koymasını beklerken o uzanıp komodinin üzerindeki saate bakmış, kaşları hafifçe çatılmıştı.
06:36.
Yüzünü bana döndüğünde bilinmezlikle sordu.
"Sen ne yapıyorsun bu saatte?"
Başımı önüme eğip ensemi kaşırken mırıldandım.
"Hazırlanıyordum. Antrenman için."
Uykulu gözleri şaşkınlıkla irileştiğinde anlaşılan sorgu devam edecekti.
"Antrenmanın 9'da değil mi senin?"
Hiçbir şeyi de unutmuyordu. En azından benimle ilgili olanları. Kendini boş verdiği zamanlar olmuştu. Ama benimle ilgili şeyleri ne olursa olsun aklının köşesinden çıkartmıyordu. Ona en çok bunun için kızsam da içten içe beni ısıtan o hisse engel olamıyordum.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAHTE DOKUZ
RomanceSosyal medya hesabı üzerinden futbol yorumculuğu yapan ve hayli popüler olan Dila Aral, kullandığı rumuz dolayısıyla herkes tarafından erkek zannedilmektedir. Mesaj kutusuna düşen bir fotoğraf ve ardından katıldığı olaylı canlı yayın sonrası hayatı...