******
"Yemin ediyorum sorunlu bu bebe ya..."
Koşu temposuna yetişmeye çalışmam yetmiyormuş gibi bir de aklımı meşgul etmeye karar vermişti Barış adam.
Nefesimi biraz olsun dengeleyip başımı kaldırdığımda yüzünü görmek için de büyük bir çaba sarf etmem gerekiyordu zira bu koşu ayakkabıları da boy farkımıza pek yardımcı olmuyordu.
"Kim?"
Bir yandan temposundan bir şey kaybetmeden koşmaya devam ediyor, eş zamanlı olarak çatılan ifadesiyle elinde tuttuğu telefona saydırmaya devam ediyordu.
Gözlerini devirip başını ekrandan kaldırdığında adımları yavaşlayarak durmuş, benimkiler de onunla birlikte duraksamıştı.
"Herhalde bizim altyapıdan normal adam çıkmıyor Dila, sen yine en normaline denk geldin bence."
Kendisinden bahsediyor olma ihtimali neydi?
Normal kelimesi canlı olsa şu an Barış'ın yanından koşarak uzaklaşırdı çünkü.
Hayatım sen beni kırk bin kişinin önünde çatır çatır öpen adamsın, ne normali?
Bakışlarım istemsizce kısıldığında üşüyen burnumu hafifçe çekip yönümü tamamen Barış'a döndüm.
Parmakları ekranın üzerinde hareket etmeye devam ederken birazdan baktığı her neyse üzerine kusacakmış gibi görünüyordu.
"Aşkım ne anlatıyorsun bir anlasam..."
Beraber saydırırdık.
Kendimi "sikeceksek beraber sikecez, bir durun" diye milleti yatıştıran dayı gibi hissediyordum.
Barış başını onaylamazca iki yana sallarken telefonu ağır ağır bana döndürdü.
Görüş alanıma giren beyaz kafayı anlamlandırmam ise uzunca bir sürece yayılmıştı.
"Yanlış anlama Seracht falan değil adı, yerli ve milli Serhat. Bizim Serhat..."
Berber koltuğuna oturmuş, otuz iki düş gülümseyen Serhat "psikolojik sorunlarım var benim kızım" demenin alternatif yollarına başvurmuş gibiydi.
Güzelim kahverengi saçlarını grinin en açık tonuna boyatmış, bir de utanmadan ekrana otuz iki diş gülümsemişti.
"Barış... Niye?"
Hayır senin esprin de kötüydü ama Serhat'ın saçlarından daha kötü olmadığı kesindi.
"Hamzatullah'la iddiaya girmişler geçen. Bu hıyar demiş sen bu hafta gol at, saçlarını boyamayan ne olsun diye..."
Oha Hamza'daki hırsa bak, geçen hafta sonradan oyuna girip iki tane sallamıştı.
Dudaklarım şaşkınlıkla aralandığında kesik bir nefes çektim ciğerlerime.
"Ay bir de iki tane attı."
Barış baygın bir bakış atıp onayladığında ekrandaki düşük bütçeli pop yıldızı görmeye daha fazla katlanamıyormuş gibi telefonu kilitleyip montunun cebine atmıştı.
Hoşça kal Edis Görgülü...
Tam Gökhan'ın boyaları akmış, hayatımızdaki herkesin saç rengi normale döndü derken...
Neden Serhat, neden?
"Barış..."
Sahil koşumuza bomba gibi düşen Seracht ve saçları artık tempo pempo bırakmamıştı zaten.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAHTE DOKUZ
RomantizmSosyal medya hesabı üzerinden futbol yorumculuğu yapan ve hayli popüler olan Dila Aral, kullandığı rumuz dolayısıyla herkes tarafından erkek zannedilmektedir. Mesaj kutusuna düşen bir fotoğraf ve ardından katıldığı olaylı canlı yayın sonrası hayatı...