SAHTE DOKUZ

42.Bölüm-Seksen Altı

******

"Yahu akşam oldu akşam! Alooo?"

Cidden akşam olmuştu.

Süperlig'in on üç dakikayla topu en çok oyun dışında tutan kalecisi Muslera bile böyle vakit geçiremezdi.

Hıyanet'te başrol çiftin bakışma süresi gerçek dünyada yedi yıla tekabül ediyordu.

"Siz bakışırken gün döndü, mevsimler değişti anasını satayım. İzlanda'da gece oldu, öteki altı aya geçtik..."

Tabi böyle de tanımlayabilirdik.

Benimkinin İzlanda'yla olan meselesini unutmuştum.

Şahsi.

"Senin çapına tüküreyim ya. Yine kaçırdı kızı işte."

Barış elini öne doğru savurup bir de ekrana doğru tükürdüğünde çaktırmamaya çalışarak onu kesiyordum.

Günlerdir izlediği diziye hakikaten kaptırmıştı... Esas oğlanın yüzüne tükürecek kadar hem de.

Oğuz'la Zeliş'in geri dönmesi, benim de gün içinde her daim Barış'ın yanında olamamam Kanal Yemedi'ye yeni bir reyting kapısı çıkarmıştı işte.

"Suç kızda ama."

Dudaklarımı birbirine bastırıp gülümsememi gizlemeyi başardığımda ciddi bir tavırla televizyona dönmüş, düz bir sesle mırıldanmıştım.

Fakat benim sabit ifademin aksine Barış dehşete kapılmış gibiydi.

Gözleri hayretle irileşirken başını bana doğru çevirdi.

"Ne?"

Omuzlarımı silkip baygın bir bakış attığımda yeniden ekrana dönmüştüm.

Benim aksime o cevapsız kalacak gibi görünmüyordu. Sesli bir nefes alıp devam etti.

"Sen bilmiyorsun tabi o tibet sığırı kıza neler yaptı. Konuşuyorsun öyle."

Kişiye özel hakaretler de ortalığa dökülmüştü demek.

Dizideki yengeye de Valbuena deyip duruyordu zaten. Sırf kadıncağızın boyu kısa diye...

"Belli ki affetmiş işte. Öyle âşık âşık bakıyor görmüyor musun?"

Bu kez elini ekrana doğru savuran ben olurken istemsizce öne doğru çıkmıştım.

"Ben görüyorum da belli ki Yaran ayısı görmüyor. Anca baksın dursun."

"O bakıyor da Şehper bakmıyor sanki."

Vallahi bakıyordu.

Şehper kaşlarını bükmüş, kirpiklerini kırpıştırarak çatık kaşlı, huysuz, mafyatik iş adamı, über zengin Yaran Yemenli'ye yanarken ben isyan etmeye devam ediyordum.

"Bakışarak seviştiler maşallah ama daha anca 'yiğinimiz için' diye dolaşıp dursun."

Bir de yeğenleri vardı ki... Evlerden ırak. Ne zaman bakışmalar artık son buluyor, öpüşecekler desek, küçük şeytan odaya dalıyordu.

Barış gözlerini televizyondan ayırmadan homurdanmayı sürdürdü.

"Karşısında böyle bir davar varken ne yapsın Şehper? Tırsak herif..."

Yine karşı tribünlere geçmiştik belli ki.

Barış her şeyini ortaya koymuş Şehper savunuculuğu yaparken ben Şehper'e gıcık olmaktan kendimi alamıyordum.