******
"Anne büyütülecek bir şey yok ortada diyorum. Niye ısrar ediyorsun?"
Dakikalardır arabanın içinde oturmuş Zeliş'i telefonu kapatmaya ikna etmeye çalışıyordum.
Bu sefer de Nevzat Demir Tesisleri otoparkında mahsur kalmıştım...
Derbi günü meşgule attığım aramalarını ertesi sabah saat 7 itibariyle tekrarlamaya başladığında benim de kaçacak bir yerim kalmamıştı.
Bir de fotoğrafın üzerine canlı yayın gelince...
Atlayıp gelmelerinden korkuyordum.
"Valla ben bilmem kızım, babana söyle onu. Benim kızımı sahipsiz sandılar diyor da başka bir şey demiyor. Günlerdir gözümüze uyku girmedi burada; babanın tansiyon, şeker hak getire..."
Canlı yayının artçıları Bursa'da da sarsıcı olmuştu.
Buradaki kadar olmasa da...
"Anne... Bana güvenin biraz. Gerekeni söyledim, konu kapandı. Hem konuştuk bunları önceden..."
Kırgın sesim karşısında kısa bir an duraksadı.
"Biz sana güvenmesek, sen oradayken biz burada olmazdık kızım. Ama bir açıklamayı da hak ediyoruzdur herhalde."
"Açıklanacak bir şey yok işte, gördüğünüz gibi..."
Konuyu fotoğraf meselesinden uzak tutabilmek için elimden geldiğince yuvarlak konuşuyordum.
Annemin bu kadar uzun süre sabretmesi bile mucizeydi.
"Hah, ben de onu diyorum Dila. Biz ne gördük öyle annem?"
Buyur bakalım.
Sonsuza kadar kaçamayacağım belliydi.
Ama ben kendime açıklayamadığım şeyi sana nasıl anlatayım Zeliş?
Adama baktığımda içim eriyor, bir gülüşüyle nerede olduğumu şaşırıyorum, bir bakışına her şeyi karşıma alabilecek gibi hissediyorum ama bunların hiçbirini yüzüne söyleyemedim.
Söyletmedi.
Ben ne yapayım şimdi?
Öyle bir hal ki neresinden tutsam elimde kalıyor.
Sesli bir nefes aldım.
"Biraz erteleyemez miyiz bu konuyu anne? Karıştım biraz."
Sesim beklediğimden daha güçsüz çıkmıştı.
Parmaklarım direksiyonun dikişlerine işkence etmeye devam ederken annemin tepkisini ölçmeye çalışıyordum.
Normalde peki deyip konuyu kapatacak biri değildi.
Üstüme gelir, ne var ne yok öğrenirdi.
Bu kez ben de bilmiyordum konuşursam ortaya neler dökeceğimi.
Belki kendime itiraf ettiğimden fazlası dökülecekti dudaklarımdan.
Çünkü artık içime sığmıyor gibi hissediyordum.
"Dila..."
"Anne... Lütfen?"
Başımı geriye doğru attığımda parmaklarımı gözaltlarıma bastırdım.
Boğazıma bir düğüm atılmış gibiydi.
Pes edercesine sesli bir nefes verdi annem.
"Peki annem. Dediğin gibi olsun. Ama şimdilik."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAHTE DOKUZ
RomanceSosyal medya hesabı üzerinden futbol yorumculuğu yapan ve hayli popüler olan Dila Aral, kullandığı rumuz dolayısıyla herkes tarafından erkek zannedilmektedir. Mesaj kutusuna düşen bir fotoğraf ve ardından katıldığı olaylı canlı yayın sonrası hayatı...