SAHTE DOKUZ

27.Bölüm-Dip

******

"İyi ki görmedi kızım ya. Yemin ederim ben bile gerildim."

Ellerimdeki rengârenk ojeleri incelerken gözlerimi kırparak onayladım. Gökçe yokluğumda beş yüz tane oje almış, döner dönmez hepsini üzerimde denemeye kalkmıştı.

"Sorma, ecel terleri döktük orada. Hararetten kimse fark etmedi ama bir görseydi çok fena olay çıkardı."

Gökçe başıyla onayladıktan sonra halının üzerinde yüz üstü durup plank pozisyonu aldı. Hanımefendinin canı pilates çekmişti bu saatte.

"Bir olaylı gece de burada yaşanmış ama. Bir noktada detay vermeyi düşüyor musunuz acaba Avukat Hanım? Hayır benim kalbime indirip sonra avukat-müvekkil gizliliği falan deme de..."

Bir insana atılabilecek en kötü mesajlardan ikincisini İzlanda uçağından iner inmez Gökçe'den almıştım çok şükür.

Birincisini Danla Bilic'e "Open your profil" yazan Alper Potuk atmıştı.

Milleti sabah namazına uyandırmak için taraftarın numarasını alan Demba Ba'yla bunun oyu bir mi şimdi?

Dirseklerini biraz daha yere bastırdığında sesli bir nefes verip başını kaldırdı.

Ensesinde topladığı saçlarından kurtulan bir tutam yüzüne düşerken başını hafifçe sallayıp o bir tutamı geriye savurmuştu.

"Ya Diloş'um ne avukatı ne gizliliği? Adam avukat olduğum için aramamış ki beni, arayabileceği başka kimse olmadığı için aramış. Avukat olmam tamamen bonus oldu yani."

Kaşlarımı sorarcasına kaldırdığımda elimdeki kupaya biraz daha sarılıp ayaklarımı karnıma doğru çektim.

"Baştan anlat."

"Bak şimdi... Saat olmuş yarım, ben de kivili peelingimi yapmışım, sütümü içmişim yatıyorum. Zaten o gün o kadar yoğun bir gündü ki Diloş..."

Baştan anlat dedik diye "dünya bir toz bulutuydu" diye konuya girmene de gerek yoktu hayatım...

Gökçe bakışlarımdan hislerimi anlamış olacaktı ki kısa kesti.

"Neyse. Tam uyuyacağım telefon çaldı, Ozan arıyor. Kapattım. Sonra bir daha aradı, bir daha kapattım. Altı yüz sayfa poliçe okumuşuz Özge'yle sabah, kafam kazan olmuş. Ne bileyim bunun beni mahpus damından aradığını?"

Sen alışkın değilsin tabi hayatım bu topçulara. Sağı solu belli olmaz bunların.

"Sonra direkt emniyetten aradılar da öyle anladım durumu. Bir gittim, Sarıyer ilçe emniyet müdürünün odasında oturuyor bu. Kaşı dudağı dağılmış yani, içim bir kötü oldu. Ama baktım çayını suyunu getirmişler, rahatı yerindeydi paşamın."

150 milyonluk adamı nezarete atmazlar tabi... Beni ıslak köpek gibi koymuşlardı parmaklıkların arkasına.

"Bu Ozan ayarsızı bir kulübe gitmiş işte dün gece. İstanbul'da başka yer kalmamış gibi yine ex aşkı, düşük bütçeli esas kızımız Buket'le karşılaşmışlar."

Yüz üstü uzandığı yere tahmini olarak ne zaman yapışacağını düşünürken o gayet rahat bir şekilde kollarını yere yaslamış, vücudunu hafifçe havaya kaldırmıştı.

Bir kesik nefes daha aldığında devam etmesini bekliyordum.

"Bu kez Buket yalnız değilmiş... Yeni dizisindeki partneri, bu da sevgilisi demek biliyorsun, de yanındaymış. Bizimkinin yanına gelmiş kız işte. Yine o geceki muhabbetler, biliyorsun."