******
Kırk sekiz saat kadar önce biri bana bugün saat 6 uçağıyla Beşiktaş'ın genç golcüsünün menajeri olarak Avusturya kampına gideceğimi söylese, onu hastaneye yollayıp deli raporu aldırtırdım.
Fakat bu delilik; benim gerçeğimdi.
Biletimi içine sıkıştırdığım pasaportumu bir elimle sıkıca tutmuş diğeriyle de ufak bavulumu sürüklüyordum.
Kalkış vaktine henüz bir saat vardı.
Bir tane daha sabah kahvesine ihtiyacım olduğunu fark ettiğimde karşımda duran kafeye doğru adımladım.
Ayaklarım kopsaydı!
Sıranın en sonunda duran üçlü erkek gurubun içinde Barış da vardı.
Hararetle karşısındaki iki gence bir şeyler anlatmakla meşguldü.
Biraz daha dikkatli incelediğimde gençlerin kim olduğunu anlamam uzun sürmemişti.
Gurubun içinde uzun boyuyla sivrilen sarışın çocuk kaleci Kerem Keskin'di. Heybetli fiziğinin aksine çocuksu suratı on sekiz yaşında olduğunu ele veriyordu.
Yanındaki ikilinin aksine kısa boylu olan Gökhan Arslan ise gelecek vadeden bir sol bekti. O da Kerem gibi on yedi yaşını yeni doldurmuştu. On sekizlerine basar basmaz Beşiktaş'la sözleşme imzalamışlardı.
Kaiserslautern altyapısında yetişmiş kıymetli çocuklardı. Başarılı birer yatırım olduklarını rahatlıkla söyleyebilirdim.
Bakışlarım istemeyerek de olsa Barış'ı bulduğunda o da beni fark etmişti.
Üzerine siyah bol bir tişört geçirmiş, kalın çerçeveli güneş gözlüklerini ise yakasına asmıştı.
Gözleri benimkilerle buluşana kadar beni tepeden tırnağa süzmüş, ardından anlam veremediğim bir ifadeyle elalarıma odaklanmıştı.
Aksi davranmamayı kendime tembih ederken aramızdaki mesafeyi kapattım. Geldiğimi fark eden Kerem ve Gökhan'ın bakışları da üzerimde geziniyordu.
Tanımışlar mıydı?
Yüzüme düşen bir tutamı kulağımın arkasına sıkıştırdığımda elimi Kerem'e doğru uzatmıştım.
" Merhabalar, Kerem değil mi?"
Gözlerini art arda kırptığında şoku üstünden atmaya çalışıyor gibiydi.
" E-evet."
Yüzümdeki gülümseme genişlerken havada kalan elimi işaret ettim. Bakışlarını gözlerimden çekip elimi sıktı.
" Dila ben de, memnun oldum."
Biraz daha rahatlamış gibi görünüyordu. Boğazını temizleyip dudaklarını araladı.
" Biliyorum, biliyorum. Ülkede sizi tanımayan mı var?"
Kırık Türkçesiyle kurduğu cümle kıkırdamama sebep olmuştu.
Utanarak elimi çekerken Gökhan'a yöneldim.
" Gökhan Arslan?"
Ufacık çocuğun yüreğine falan mı indirmiştim, çenesi yere değecekti neredeyse.
Kerem'in çaktırmadan(!) bacağını dürtmesiyle toparlandı.
" Abla hayranınım, bir de sen beni tanıyorsun ya artık huzur içinde ölebilirim."
Yan tarafımdan gelen homurdanmayla sağıma döndüm.
Barış ellerini ceplerine sokmuş bıkkın bir ifadeyle bizi izliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAHTE DOKUZ
RomanceSosyal medya hesabı üzerinden futbol yorumculuğu yapan ve hayli popüler olan Dila Aral, kullandığı rumuz dolayısıyla herkes tarafından erkek zannedilmektedir. Mesaj kutusuna düşen bir fotoğraf ve ardından katıldığı olaylı canlı yayın sonrası hayatı...