61. Bölüm- Özel Bölüm

49.1K 3.9K 1.2K
                                    

Canım Şenol Hocama sevgilerle ☀️

******

"Ya Dila abla nichts für ungut ama bu kız hep böyle ağlayacak mı?"

"Sen hep böyle isabetsiz orta yapmaya devam mı edeceksin önce onun cevabını ver bakayım."

Kızımızı da yedirmezdik.

Doğa evden içeri adımımızı attık diye kendini parçalarcasına ağlamakta kararlı, Gökhan da kulağımın dibinde söylenmekte ısrarcıydı.

Bazen artık çocuklu çiftler olduğumuzu unutuyorduk.

Eski günlere dönmüşken tam dönelim hevesiyle maç sonu hep birlikte bir kutlama yapmak istemiştik. Gençliğimizdeki gibi eller havaya yapamasak da en azından bizim evde oturabileceğimize de gayet inanıyorduk.

Okan kapının eşiğinde uyuyakalıp Kartal maç topunu eve götüremediği için yol boyunca etrafa savurduğu küçük yumruklarını eve gelince Kerem'le Gökhan'a geçirince bir de üzerine Doğa ağlama krizine girince anlamıştık.

Galiba bizden geçmişti.

"Acımasızsın abla. Hiç mi kalbin sızlamaz?"

Gökhan abartılı bir tepkiyle elini göğsüne bastırdığında kurşun yemişçesine yüzünü buruşturmuş, birkaç adım geriye sendelemişti.

Normalde olsa güleceğim halleri Doğa sabrımın sınırlarında tepindiği için sinirlerimi bozmaktan öteye gidemiyordu.

Cevapsız kaldığımda Gökhan ya halime acıdığından ya da bu sese daha fazla dayanamadığından arkasını dönüp salona gitmişti.

Doğa yaklaşık on dakika boyunca yere yatıp ağlamış, biraz sakinleşir diye kucağıma aldığımdaysa omzumda çırpınıp hıçkırmaya devam etmişti.

Hız kesecek gibi görünmüyordu.

"Kızım tamam artık. Giuseppe Meazza mısın sen? Ne bu stat aşkı?"

İsyanlarım hanımefendi için bir anlam ifade etmiyordu tabi. Evin içindeki turuma devam ederken ne kadar kötü bir ev sahibi olduğumu sorgulamamaya çalışıyordum.

Gökçe'yi elimle başımdan savuşturup Okan'ı boş bulduğu bir odaya yatırmasını söylemiş, diğerlerinin ne yaptığını bile sorgulamamıştım.

Muhtemelen Ozan Kartal'la çetin bir mücadele içindeydi.

Kerem ortalarda görünmüyordu. Yardım edeceğim ayağına Barış'ın hazırladığı atıştırmalıkları bir kenarda gömdüğüne emindim. Gökhan sağ olsun başımda vik vik ötme konusunda kararlıydı.

Tüm ısrarlarımıza rağmen gelmeyen Serhat ve henüz Anadolu'dan Avrupa'ya geçmeyi başaramayan Doğa'yla Melin üstün misafirperverlik şovumu kaçırıyordu.

Onların kaybıydı.

"Hala sakinleşmedi mi Dila?"

"Al götür Barış, statta yatın istiyorsanız. Susmuyor çünkü."

Annemi ilk gördüğüm an ellerinden öpecektim. Çocuk büyütmek gerçekten bu kadar zor muydu? Ya da ben büyük bir günah mı işlemiştim?

Sözleşme imzalamak için İsmail Kartal'ı hacdan getiren Ali Koç'tan daha büyük bir falsoya düşmüş olmalıydım.

Yoksa aralıksız yarım saat ağlama dinletesinin başka bir açıklaması yoktu.

Elindeki tabakları masanın üzerine bırakıp yanımıza gelen Barış, endişeyle bir bana bir de Doğa'ya bakmıştı. İsyanımı ciddiye almış olacak ki kollarını öne doğru uzattı.

SAHTE DOKUZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin